30. Dezember 2011

31 ARALIK sizin olsun

Hicri 1433 Yilimiz'in ilk ayi Muharrem ayini geride biraktik.
Asura dedik, Lebbeyk Ya Huseyn dedik, ve kendimize bir söz verdik yine. Bikmadan, usanmadan Hüseyin'lerin, Hasan'larin, Ali'lerin, Osman'larin, Ebu Bekir'lerin, Ömer'lerin (ALLAH hepsinden razi olsun) yolu yolumuzdur dedik, cünkü onlar Rasulullah (asm)'in yolunda idiler. Ve biz de onlara destek olmak istedik, istiyoruz biiznillah. Birileri 31 ARALIK desin dursun, birileri katliamlarini, zulümlerini, ickilerle, havai fiseklerle kutlasin dursun, LA diyoruz biz, LA diyecegiz...hepsine LA diyecegiz, cünkü biz ALLAH'dan (cc) baska ilahlari, hüküm koyanlari, empoze edenleri, dayatanlari, hayatimiza müdahale eden her kim ve ne ise, REDDEDIYORUZ
ve diyoruz ki:
Ey insanlar !!! Gelin siz de LA ILAHE ILLALLAH MUHAMMEDUN RASULULLAH deyin, hem bu dünyada, hem de ahirette kurtulusa erin.
Mutluluk olarak bu size yeter de, artar bile...daha nelerin pesinde kosacaksiniz mutlu olmak icin?
31 ARALIK sizin bayraminiz, muhasebenizi yapacaksiniz mutlaka, ama unutmayin 1 OCAK sabahi yine mutsuz olarak uyanacak, mutsuz olarak yasayacaksiniz, cünkü siz, sizleri Yaratan ALLAH'a (cc) yüz ceviriyorsunuz.

Ey Müslümanlar !!! Siz de bu mutsuzlar güruhuna uyuyor, Rabbinizi unutuyor musunuz yoksa? Biliyor musunuz Rabbimiz en cok buna kiziyor. Inaniyorum diyerek siz kimin suyunda ilerliyorsunuz bir bakin, saginiza solunuza, önünüze arkaniza bir bakin. Siz nerede duruyorsunuz? Kimin tarafinda duruyorsunuz? Kimin dümen suyunda ilerliyorsunuz? 31 ARALIK onlarin, ve onlar kaybedecekler, peki ya sizin onlardan ne farkiniz kaliyor?
Kazananlardan olmak istemiyor musunuz yoksa? Bu dünya size yetiyor mu yoksa?

Ey insanlar !!! Ey Müslümanlar !!! Eger siz 31 ARALIK diyorsaniz, biz de diyoruz ki...
31 ARALIK sizin olsun, dünya sizin olsun, oyun, eglence, icki, kumar, fuhus, rezillikler sizin olsun.

Bizim ALLAHIMIZ var, ne mutlu bize, velhamdulillahirabbilalemin


5. Dezember 2011

Lebbeyk Ya Huseyn

Hz. Hüseyin 1 yaşındaki oğlu Ali Asgar'ı kucağına alarak, bebeğin susuzluktan dudaklarının kuruduğunu söyleyip su kenarına gitmek için izin istemiş fakat Hüseyin'in bu isteğine, bebeğin boğazına ok atıp onu öldürerek cevap vermişlerdi. 

KERBELA'DA SON GECE

O gece yanındakilere artık ayrılık vaktinin geldiğini söyleyen Hüseyin, bu karanlık gecenin sabahında öldürüleceğini anlamış ve bunu etrâfındakilerle paylaşmıştı. Onlardan, kendisiyle birlikte bulunarak hayatlarını tehlikeye atmamalarını, kaçıp kurtulmalarını istedi. Fakat onlarda vefâ duygusu, can korkusundan ağır bastı. Hüseyin'in bu son gecesiydi. Çadırdaki herkes bunu hissetmiş, Hüseyin'e ağlıyorlardı. O ise tam bir tevekkül ve vakarla onları tesellîye çalıştı. Geceyi, Yüce Allah'a duâ ederek geçirdiler.
Hz Hüseyin, üzerine saldıranlara karşı var gücüyle savaşıyordu. Kûfeliler bir yandan Hz. Hüseyin'i öldürmek istiyorlar, diğer yandan O'na ilk kılıç darbesi vuran şahıs olmaktan, başlarına büyük bir belâ almaktan korkuyorlardı. Fakat Şimr sürekli bağırıp çağırıyor, askerlerine bir an önce Hüseyin'i öldürmelerini emrediyordu. Nihâyet Zür'â isimli bir zorba, Hz Hüseyin'e ilk kılıç darbesini indirdi. Hüseyin, düştüğü yerden kalkmaya çalışırken, Sinan bin Enes En-Nehâî adında başka bir zorba, mızrağını Hz. Hüseyin'e sapladı. Peygamber torunu, başı önüne düşmüş, elleri ve dizleri üstünde dururken, Sinan üstüne atıldı ve başını kesti. Başsız beden yere düşerken, etraftaki Kûfeli leş kargaları bu şerefli bedene saldırarak üstünde ne varsa alıp yağmalamaya başladılar. Hz Hüseyin'in şanlı gövdesi, başsız bir şekilde, kanlar içinde yüzüstü kaldı, güneşin kavurduğu kıpkızıl Kerbelâ toprağında. Hz Hüseyin, 57 yaşında, Kerbelâ'da susuz bırakılarak şehîd edilmişti. 


Kaynak: Yeni Şafak Gazetesi

28. November 2011

Yatıştırma politikası / Appeasement

Fas'ta secimler oldu, Islamcilar kazandi...Tunus'ta secimler oldu, Islamcilar kazandi...Misir'da secimler oldu, yine Islamcilar kazanacak. Kazanan partilerin hepsi de Türkiye'deki AK Parti'yi kopyalamis gibi gözüküyor.
Fas'ta kazanan partinin ismi: Adalet ve Kalkınma Partisi
Tunus'ta Ennahda Partisi secimleri kazanmadan önce AK Parti ile defalarca istisareler yapmis ve AK Parti'yi örnek aldigini söylemistir.
Misir'daki Ihvan hareketinin kurdugu partinin ismi: Hürriyet ve Adalet partisi. Ve Ihvan-i Müslimin ayni sekilde Türkiye'deki AK Parti ile, secimlerden hemen önce yine istisareler yapmistir.
Simdi tabi, bunda ne var diye soruyorsunuz degil mi?
Türkiye'nin demokratiklesme sürecinde Kuzey Afrika ülkelerine yaptigi, aslinda bundan 60/70 yil önce ABD'nin 2. dünya savasindan sonra Bati Avrupa'ya getirdigi demokratik, parlamenter sistemin bir benzeri planin uygulamaya gecirilmesidir. Ne olmustu Avrupa'da? Hitler denilen bir herife, bir diktatöre, Avrupa'da önce göz yumuluyor, sonra bu herif dünyaya meydan okuyunca, haydi bakalim in asagiya denilerek, Almanya yerle bir ediliyor, isgal ediliyor, ve diktatörlügün yerine demokrasi getiriliyor...ve sonunda bugüne baktigimizda daha düne kadar Hitler'in yaptiklarini alkislayan almanlar, en büyük demokrasi müdavimlerinden oluveriyor. Hayret degil mi sizce? Ayni sekilde dogu almanya'ya da komünizm getiriliyor sovyet'lerin isgaliyle birlikte.
Iddia ediyorum: Türkiye 1. dünya savasindan sonra isgal edildiginde ayni sekilde doguyu sovyetler, batiyi da avrupalilar kendi sistemleri icerisine cekmek istediler. Müslümanlar her taraftan saldiriya ve isgale ugramislardi. Sonunda direnen yigit Müslümanlar, zalimleri topraklarimizdan (tabi bu sadece anadolu topraklari icin gecerlidir, zira Kudüs, Bagdad, Sam gibi yerler kaybedilmistir sonunda) cikarmislardir. Ama gelin görün ki, Anadolu Islam topraklarini düsmandan temizleyen mücahitler, nasil oldu da Fransa modeli laiklik gibi Islam'a tamamen aykiri birseyi kabul ettiler? Elbette Müslümanlar bunu kabul etmediler. Istiklal mahkemeleri neden kuruldu saniyorsunuz? Dersim katliami neden yapildi? Iskilipli Atif hocamiz, Seyh Said, Said Nursu neden zulüm gördü? Daha bunun gibi neler neler...direnen Müslümanlar'a Türkiye'de iskence, zulüm, katliam yapildi, hem de daha düne kadar. Bunu Türkiye'de hangi zihniyetin yaptigini hepiniz biliyorsunuz. Peki gelelim Ortadogu ve Kuzey Afrika Müslüman halklarina. Burada da ayni sekilde nasil ki Türkiye'de Müslümanlar direndi, tüm Müslüman halklar isgal edilen Islam topraklarini müdafa etmek icin savastilar, sonunda BATI tek careyi Müslüman halklarin basina getirdigi diktatörlükte buldu. Nasil olurda bir devletin 40 sene boyunca basinda ayni adam oturur? Kimin oturduguna degil, kimin destegiyle oturduguna bakmak lazim.  Türkiye dahil tüm Müslüman ülkelerin basina diktatörler getirilmis, ve Islam'in önüne gecilmeye calisilmis.
Dönelim konumuza. Arap bahari devam ediyor. amerika sunu cok iyi biliyor. Oturttuklari sistem cöktü. Müslümanlar direnis cizgisine geri döndü. Tahtlar sallandi ve bir bir yikiliyor elhamdulillah. amerika'nin tek bir kozu kaldi elinde...Türkiye
simdilerde Obama'nin Türk Devleti'i bir nevi danisman olarak gördügü söyleniyor, haber analizlerinde yer aliyor...tarihte appeasement kavramini, yani yatıştırma politikası denilen hamleyi bilmeyeniniz yoktur sanirim. Su anda Türkiye devleti istese de istemese de yatıştırma politikası'ni yürüten Ortadogu ve Kuzey Afrika ülkelerinden sorumlu danismanidir. Bu Müslümanlar'in aleyhinedir, amerikan'nin lehinedir...zira bu olaylarda en büyük zarari amerika görmüstür ve amerika kontrolu elinde tutmak istemektedir. Yoksa Hillary Clinton'un ne isi var Tunus'a, Misir'a, Libya'ya gidiyor?

31. Oktober 2011

Dünya nereye doğru gidiyor?

Bundan 100 sene evvel dünyada olup bitenlere bir göz attigimizda simdiki zamanda bizleri ne gibi tehlikelerin bekledigini analiz edebiliriz. Osmanli Imparatorlugu'nun cökertilmesinden sonra Avrupa'da öyle cabuk gelisen olaylar oluyor ki, 1914-1918 1. Dünya Savasi, 1939-1945 2. Dünya Savasi, ve yeni dünya düzeni kuruluyor. Emperyalizmin tüm dünyayi kan gölüne cevirdigini ve süper güclerin günümüze kadar devam eden strateji oyunlarini desifre etmek hic de kolay olmasa gerek. Ama insanlik tarihinin özgecmisini bizlere sunan Rabbimiz ALLAH (cc), zalim güclerin dünya üzerinde bina ettikleri taguti sistemlerin nasil yikilacagini acikca beyan etmistir. Kur'an kissalarinda bunun bir cok örnegine rastliyoruz. Mesela bir Calut'un (Goliath) nasil yikildigini ögrenmek icin Bakara Suresi 249.-250. ayetlerine bakmamiz yeterlidir:
"Câlût ve kuvvetlerine karşı [koymak için] bugün hiç gücümüz yok!" dediler. [Ama] kesin olarak Allah'a kavuşacaklarını bilenler: "Nice küçük topluluklar, Allah'ın izniyle büyük kalabalıklara üstün gelmiştir! Zira Allah, güçlüklere karşı sabırlı olanlarla beraberdir." (2:249)
Onlar Câlût ve kuvvetleriyle karşı karşıya geldiklerinde, "Ey Rabbimiz! Bize zorluklara tahammül gücü bağışla, adımlarımızı sağlam kıl ve hakikati inkar eden bu topluma karşı bize yardım et!" diye dua ettiler.(2:250) 

Zamane Calutlar neden "kücük" topluluklar halinde direnen Islam Mücahitlerin'den bu kadar korkuyorlar saniyorsunuz? 

Ve [bakın, Allah size] gönülden seveceğiniz başka bir şey daha [bağışlayacak]: [bu dünyada] Allah'ın yardımı ve yakında gerçekleşecek bir zafer; (13) [ey Peygamber, bunu] bütün inananlara müjdele.(Saf Suresi 13. ayet)




6. Oktober 2011

Sahte ilah "Apple"

Sahte ilahlar icad edenler, sahte ilahlarin pesinde gidenler, sahte ilahlara tapanlar, geriye tek birsey birakiyorlar...YIKIM GÖZYASI ZULÜM FELAKET SAVASLAR vesaire vesaire...20. ve 21. Yüzyil'da teknolojinin en üst seviyesine cikan insanoglu, insanin islerini kolaylastirmak icin her yolu denerken, insanligin icinde bulundugu felaketi düzeltmeyi hic mi düsünmez? Iki adam, Bill Gates ve Steve Jobs son 100 yilin en dahi insanlari, ve ayni zamanda en zengin insanlari....acaba mazlumlarin, ki bunlarin cogu Müslümanlardir, evet mazlum insanlarin durumlarini düzeltmek icin ne yaptilar? Cocuklarimiza iPhone'u veya iPad'i anlatirken neden telefon veya bilgisayar demiyoruz da, markasini, ilahlasmis isimleri kullaniyoruz? Cünkü sistem bu sahte ilahlarin üzerine bina edilmis. Biz bu sahte ilahlari söküp atmadikca zihnimizden, onlar hep bizlerin zihinlerini bulandiracaklar. Günde kac defa ALLAH diyoruz, kac defa zikrediyoruz, anlatiyoruz, anliyoruz Rabbimizi? Bir telefonun veya bilgisayarin fonksiyonlarini arastirdigimiz gibi Rabbimizi ve Peygamberimizi arastirsa idik kim bilir belki de alim olurduk. Evet sahte ilahlar pesinde kosanlar, sahte ilahlarin arkasindan aglayanlar ALLAH'tan korksunlar. Milyonlarca katledilmis insanlarin kanlari hala yerde, ve bunu yapanlar, maddi ve manevi destek saglayanlar gün gibi ortada. Boykot kampanyalarina ses cikarmayanlar, sahte ilahlarin daha da büyümesine vesile olduklarini unutmasinlar.

Yalniz ALLAH'a kulluk edenler cürümüs bedenlerine güzellikler ve tertemiz olarak tekrar kavusacaklar , sahte ilahlar pesinde kosanlar ise hak ettikleri cezayi hem bu dünyada, hem berzahda ve hem de hesap gününde verecekler insaALLAH.

28. September 2011

Alimlerimize, Aydınlarımıza Açık Mektup

TAHRIR MEYDANI'NDA CUMA NAMAZI / KAHIRE
Rahman ve Rahim olan Allah'ın adıyla
Hamd, sena ve övgülerin en güzeli, ezelde ve ebedde var olan, lutfuyla kainatı ve bizleri yaratıp var eden, sayısız nimetlerle ya­şatan ve rahmetiyle doğru yolu gösteren Allah (c.c.)'a mahsustur.
Salat ve selam da, alemlerin Rabbi tarafından sevilen, insan­ların ise tanıyıp, idrak edebilme nisbetince sevebildikleri, efendimiz, önderimiz, rehberimiz Hz. Muhammed Mustafa'ya, a'line, ashabına ve onun yolunu izlemeye çalışan ümmeti üzerine olsun.

TC Başbakanı R. Tayyip Erdoğan'ın Arap Baharı gezisini hepimiz takip ettik. Bu gezide ortaya atılan TC laiklik sentezini biz Müslümanları uyandırması bakımından önemli bir adım olarak görüyoruz, zira bir çok Müslüman neredeyse laiklik ilkesini benimsemiş hale getirildi son 10 sene icerisinde. Burada TC rejiminin demokratik, lâik ve sosyal bir hukuk devleti olduğunu RTE'den defalarca duyduk, ama bir tepki göstermedik, dedik ki RTE bunu öylesine söylüyor, ama gelin görün ki bunu Arap Baharı ülkelerine ihrac etme istegi ortaya çıkınca yumruk yemiş boksöre döndük, neredeyse nakavt olduk. Yani kısacası bir 10 sene daha uyutulabilirdik, ama RTE öyle büyük bir iyilik yapti ki Ümmet-i Muhammed'e..."Biz Laik degiliz" dedi herkes. Türkiye'de Islami aydın kesim RTE'yi bu konuda uyardı. Rasim Özdenören, Hayrettin Karaman, Ahmet Taşgetiren, Ali Bulac gibi yazarlar günlük gazetelerden RTE'ye cevap verdiler. ALLAH bu konuda hassasiyeti olan tüm Alimlerimiz ve Aydınlarımız'dan razi olsun. RTE'yi ikna çabaları kendini her Islami gazetede hissettirdi. Umarız ki Türkiyemiz ve Ümmet-i Muhammed icin hayırlara vesile olur.

Yeni Anayasa
çalışmalarında aydın ve alimlerimizin mutlaka rol almasi gerekir, hatta meydanlara inmeleri gerekir. Müslümanların isteklerini bir bir sıralayıp Yeni Anayasa'yı Müslümanlar oluşturmalıdırlar. Arap Baharı hedefleri TC'de Yeni Anayasa hedefi icin de geçerlidir. TC Rejimi, sistem olarak Gaddafi, Mübarek, Bin Ali rejimlerinden cok daha iyi değildir. Son 100 sene bunu kanitlamaya yetiyor da artiyor bile. Bir 100 sene daha zulüm görmek istemiyoruz.

Bu dava İslam ve insanlık tarihi boyunca örnek olan bir nesli, sahabeler neslini (Allah onlardan razı olsun) ortaya çıkarmıştı. Fakat böyle bir örnek nesil bir daha ortaya çıkmadı. Bu nesli örnek edinen fertler görülegelmiştir, ama davanın ilk döneminde olduğu kadar çok sayıda örnek insanın bir araya geldiği görülmemiştir.

Biz bu nesli özlüyoruz...Biz bu örnek Kur'an Nesli'ni oluşturmaya çalışacağımıza söz veriyoruz ve sizlerden de bir söz istiyoruz. Bu örnek Kur'an Nesli'ni oluşturmaya çalışacağınıza SÖZ VERİYOR MUSUNUZ?
Sadece bunu istiyor ve bu istek ile yürekten dua ediyoruz.
Selam, hidayete tabi olanlar üzerinedir.

VelhamdulillahiRabbilalemin

16. September 2011

Islami hareketler ve Türkiye

Degerli kardeslerim,

zalimler, kafirler, müsrikler, ateistler, sihirbazlar ve akliniza hangi sapik gruplar gelirse gelsin bütün gücleriyle tek bir hedef dogrultusunda calismaktadirlar.

Rabbimiz Kuran'da söyle buyuruyor SAFF Suresi - 8. ayet-i kerimesinde :
Onlar Allah'ın nurunu boş laflarıyla söndürmek isterler ama Allah, hakikati inkar edenler, zalimler ne kadar öfkelenseler de, kâfirler hoşlanmasa da nurunu bütün parlaklığıyla yaymaya devam edecektir ve nurunu tamamlayacaktır.

Ve yüceler yücesi Rabbilalemin su ayet-i kerimesiyle Islam'in hakimiyetini net bir sekilde müjdelemektedir:
"Değişmeyen gerçek geldi, sahte ve tutarsız olan yıkılıp gitti; zaten sahte ve tutarsız olan er geç yıkılıp gitmek zorundadır!" --- kisacasi «Hak geldi, batıl yokoldu. Zaten batıl yokolmaya mahkumdur.» (Isra Suresi, 81. ayet)

Simdi bu gercekleri yakin tarihimizde haykiran kim ona bir bakalim:

Taninmis Islami hareketlerin ülkelere göre dagilimi:

Cezayir'de Islami Kurtulus Cephesi 
Fas'da  İslâmi Gençlik Hareketi 
Tunus'da  Nahda (Dirilis) Hareketi
Libya'da Müslüman Kardeşler
Misir'da Müslüman Kardesler
Filistin'da HAMAS
Lübnan'da Hizbullah
Suriye'de Müslüman Kardesler
Türkiye'de Milli Görüs Hareketi
Iran/Irak'da Sii Hareketler
Pakistan ve Hindistan'da Cemaati Islami

gibi sayilari 100'leri bulan bir cok Islami hareketin hedefleri hemen hemen aynidir.

Hedefleri ayni olan bu cemaatlerin bir cogu Hilafet'in yikilmasindan sonra Islam topraklarini isgal eden zalim BATI medeniyetinin varligina karsi direnise gecmis hareketlerdir. Kimisi siyasi arenada, kimisi silahli direnisle zalim taguti rejimlere karsi mücadele etmislerdir. Sonucta bu hareketlerin hepsi bir ümmetsel harekettir ve hepsinin gayesi Islam'i ve Müslümanlar'a layik oldugu izzet ve serefini geri kazandirmaktir. 

Yillar boyu Islam topraklarina sizan zehirli BATI medeniyeti Müslümanlar'a dayatilmis, bircok bölgeyi yeni sinirlar cizmis ve adeta hapsetmistir. Bunun yaninda ekonomisini batirmis, sömürmüs, öz kaynaklarini kendi ülklerine transfer etmis ve kendi sistemlerini oraya yerlestirmislerdir. Zalim Avrupalilarin KIZIL derilileri, INKA ve MAYA'yi nasil yok ettiklerini hepimiz biliyoruz degil mi? Iste bu zihniyet 1. ve 2. Dünya savaslarindan sonra Islam'i ve Müslümanlar'i nasil yok edebilirz planlariyla taa ki günümüze kadar uyguladiklari sistem ayni sistemdir, ayni zihniyettir, ayni medeniyettir aslina bakarsaniz.

11 Eylül saldirilari bundan dolayi cok süpheli ve akabinde Islam'a acik savas ilanindan sonra hic de inandirici gelmiyor Müslümanlar'a. 

Geldik günümüze: Bin Ladin öldürüldü haberleri, Arap bahari, Türkiye'nin star olmasi sizce neye dayaniyor kardesler? Bunun bir oyun oldugu acik ve net bir sekilde anlasilir, söyle ki:

Afrika ve Arap ülklerinde yasayan Müslümanlar arti YETER dediler, ve ZALIM AB(D) ve israil hegemonyasina DUR dediler. ELHAMDULILLAH

devam edecek insaALLAH...

14. September 2011

Mavi Marmara, RTE ve Yeni Dünya

Konuya girmeden önce önemli hatirlatma, bu bir siyasi analizdir

Degerli kardeslerim,
31 Mayis 2010 tarihinde katil israil askerlerinin Mavi Marmara gemisine saldirdigi günden itibaren Ortadogu'da yeni stratejiler gelistirildi ve bunun belirtileri az cok ortaya cikmaya basladi bile. Neler oldu bu zamana kadar bir göz atalim:

Sene 2009: Davos'da RTE "One Minute" ile israil devletine bir tokat indirdi
Sene 2010: Mavi Marmara'da katliam yapan israil devletine RTE, özür dileyeceksin, tazminat ödeyeceksin, Gazze'ye ablukayi kaldiracaksin, dedi
Sene 2011: Ahmet Davutoglu israil devletine 5 ceza birden kesti

Peki ama kardesler AB(D), ki bunlar israil'in bir numarali destekcisi, neden GIKLARINI cikarmiyorlar dersiniz? Iran laf attiginda dünya ayaga kalkarken, Türkiye konustugunda neden herkes susuyor?

Bence burada en önemli mesele Arap Baharinda, yani Tunus, Libya, Misir gibi ülkelerde diktatörlerin gitmesiyle birlikte oraya yeni bir sistemin getirilmesi meselesidir. Eger Afrika ve Ortadogu düserse AB(D) büyük bir kayip verecekler, stratejik iki noktada kayip kabul edilemez, ve bakiyorsunuz bu Arap Baharinda en cok israil'in üstüne gidiliyor, ki bu israil'in yok olma habercisidir. Surasi kesin bir sekilde belli olmaya basladi, Yeni Ortadogu'da israil'in degil Türkiye'nin dedigi olacak. Tabi israil buna tahammül edebilir mi? HAYIR edemez...ne yapar, her zaman yaptigi seyi yapar, SAVAS cikartir. Israil'in tek derdi bagimsiz Israil devletini ve vatandaslarini kutsal topraklar icerisinde tutmak ve korumak.

Burada dikkat edilmesi gereken husus, Iran, Suriye, Lübnan, Filistin hattinda Suriye'nin aniden karistirilmis olma olayidir. Ayni senaryoyu Lübnan üzerinden oynamaya calisan BATI, burada da bir ic savas cikartmak icin ugrasip durmaktadir. Yine Filistin'de HAMAS ve Fetih hareketlerini birbiren düsüren BATI'dir. Iran'da son secimlerde bu senaryo tutmadi elhamdulillah. Son gelinen nokta AB(D) ve israil'in bölgedekei hakimiyeti kaybetme noktasidir.

Evet neden ABD ve AB susuyor? Cünkü son care Türkiye !!!

Peki Türkiye ne yapiyor, ne yapacak? Türkiye'de cok önemli bir isim ön plana cikmistir son iki senede...Ahmet Davutoglu. Stratejik Derinlik Türkiye'nin Uluslararası Konumu isimli kitabinda Davutoglu söyle yaziyor:
Türkiye yeni dengelerin oluşacağı daha istikrarlı uluslararası konjoktürlere daha uygun şartlarda giren merkez bir ülke konumu kazanacaktır.


Kisacasi Türkiye, hic kimse bunu kabul etmese de Yeni bir Türkiye, ve Yeni Türkiye ile birlikte Yeni bir dünyaya dogru ilerliyor.

Islam penceresinden baktiginizda bütün bu olaylarin Ümmet-i Muhammed'i daha da birbirine yaklastirdigini göreceksiniz.  En büyük görev yine ulemaya düsmektedir. Alimlerimiz bu siyasi analizlerle birlikte Ümmet-i Muhammed'e kendi stratejisini iyi aktarmalidirlar.


Sözün özü: AB(D) ve israil'e güvenme, gelecek Ümmet-i Muhammed'in olsun...insaALLAH

26. Juli 2011

Fanatizm

Bir bebek dünyaya geldiginde ilk gördügü sey futbol takimlarinin renkleri, duydugu sey futbol maclarindaki sesler ve futbol tartisma programlari olunca elbette bu cocuktan ileride bir Dava adami olmasini beklemek cok abes kacar. Tam tersine, bu cocuk büyük bir futbol tutkunu ve tuttugu takimin büyük bir savunucusu olur. Kücük yaslarda asilanan bu sevgi ne yazikki ALLAH sevgisini, Muhabbetullah'i yok eden bir tutku haline dönüstürülmüs zalim ve taguti sistemler tarafindan. Peki nedir bu fanatizm ve nasil olur da insana Yaraticisini unutturuverir? Bunu anlamak icin insanlik tarihine dönüp bakmak gerekiyor:

Zalim ve taguti hükümdarlar, bir halki uyutmak ve makamlarini daha da güclendirmek icin böyle bir sistemi, insanlik tarihinin belki de en büyük devrimini hayata gecirmeyi basarmislardir. Hem de zor kullanmadan, tabiri caiz ise "tıpış tıpış” istedikleri yerlere cekmeyi basarmislardir cahil insanlari. Antik Yunan olimpiyatlari bundan 3.000 sene önce baslamistir. Günümüz dünyasinda demokrasinin hangi uygarliktan geldigini herhalde hatirlatmama gerek yok. Soracaksiniz, "olimpiyatlarin demokrasi ile ne alakasi var?". Cok alakasi var efendim. Demokrasinin ve olimpiyatlarin ayni antik Yunan'dan geldigini söylesem. Ve bunun kopyasinin Roma'da devam ettigni söylesem, mesela olimpiyat gibi gladyatör oyunlarini örnek versem. Ki bu oyunlar hep insanlarin ayaklanmasini bastirmak icin kullanildigini söylesem, ne dersiniz?

ISLAM insani kölelikten kurtaran yegane dindir ve ISLAM'la sereflenen insanlar bu oyuna gelmemislerdir. Islam Peygamberi Muhammed (asm) bütün zalim ve taguti sistemlerin oyunlarini bozmustur elhamdulillah.

Sözün özü: Hicbirsey ama hicbirsey ALLAH'a ve Rasulü'ne olan sevgimizden daha degerli degildir. Öncü nesil istiyorsak anne karnina yeni bir hayat düstügü andan itibaren cocuklarimizi ALLAH ve Rasulü'nün sevgisiyle donatmamiz lazim, zira tek mutluluk ve tek kurtulus Marifetullah (ALLAH'i tanimak ve tanitmak) ve Muhabbetullah (ALLAH Sevgisi) ile mümkündür.

Ya Rabbi sen cocuklarimizi razi oldugun kullarindan eyle.



velhamdulillahiRabbilalemin

22. Juli 2011

Bu Ümmet'in yiğit evlatlarını asla unutmayacağız

Aziz sehitler ! Aziz dava adamlari !
Bu Ümmet'in aziz yigitleri, Sahabe (ra) efendilerimizin yolunda, Kur'an ve Sünnet fedaileri, Rasulullah (asm)'in yardimcilari, sizlere minnet ve tesekkür borcumuz var.
Ey bacagini feda edip, direnisine devam eden Samil Basayev
Ey Filistin sevdalisi Abdülaziz Rantisi
Ey misir firavunlarina meydan okuyan sehit Üstadlar Hasan el-Benna, Seyyid Kutub
Ey amerikan irkcilarinin korkulu rüyasi Malcolm X
Ey dinsizlik cereyanlarina dur diyen zamanin harikasi Üstad Said Nursi
Ey italyan baskinlarina direnen kutlu Ömer Muhtar
Ey dik duran sehit Seyh Ahmet Yasin !
...ve sayamadigim nice dava erleri, nice azizler, nice öncüler.

ALLAH hepinizden razi olsun !
Ümmet'in onurunu, serefini korudugunuz icin.
Ümmet'in sevdasini yasattiginiz icin
Ümmet'in suskunlugunu hatirlattiginiz icin
Ümmet'in uyanisina vesile oldugunuz icin
Ümmet'in cocuklarina öncülük ettiginiz icin
Ümmet'in umudu oldugunuz icin
Islam davasina gönül verenler sizi her zaman hayirla yadedecek .

Degerli kardeslerim,
hesap günü cok yakin. Size sorulacaktir:
Bu davaya hizmet ettiniz mi?
Diyebilir misiniz ki: Bizim zamanimizda peygamber yoktu, liderimiz yoktu, partimiz yoktu, hilafetimiz yoktu...biz ne yapabilirdik ki. Diyebilir misiniz dostlar?
Soruyorum sizlere: Bu davaya gönül veren nice dava erleri sizleri hic mi etkilemiyor? Ne icin öldürüldü bu insanlar? Neydi suclari? Biz onlarin sayesinde rahatlamiyor muyuz az da olsa? Niye kalplerimiz sizlamaz? Niye onlari hatirlamayiz yolda yürürken? Sahabe efendilerimiz (ra) Rasulullah (asm)'i korumak icin canlarini feda etmisler, mallarini feda etmisler, ailelerinden uzak, cocuklarindan uzak, memleketlerinden uzak bu dava icin hizmete kosmuslar, müdafaya gitmisler. Biz ise lüks bir hayatin icerisinde kendimizi dünyaya kaptirmis bir mechule dogru gidiyoruz.
Kardesler,
eger unutursak, UNUTUR bizi
eger sahip cikmaz isek, sahip CIKMAZ bize
eger birakirsak bu davayi, BIRAKIR bizi
kim mi?
Gerçek şu ki Allah [yalnızca] kendi dâvâsı uğrunda, sağlam ve yekpare bir bina gibi, kenetlenmiş saflar halinde savaşanları sever. (SAF Suresi, 4. ayet)

11. Juli 2011

Hedef belirlemek

Bismillah
Elhamdulillah
vessalatu vesselam ala Rasulullah
Degerli kardeslerim,
hedef belirlerken öncelikli yapilmasi gereken, islerimizin basinda, mübarek Kur'an-i Kerim'e danismak olmalidir, zira ALLAH bizlere sayisiz firsatlar sunmaktadir. Evimizde yeni aldigimiz mobilyanin kullanma kilavuzuna bakiyoruz, veya yemek yaparken, tarife bakarak yapiyoruz öyle degil mi?
Kur'an'da kissalar halinde sunulan ibretlik hayatlar, bizlere birer örnek babinda önümüze konuluyor. Herkes, ama herkes kendini bir yerde bulacaktir Kur'an-i Azimüssan'da. Bunun yaninda Rasulullah (asm)'in, Sahabe Efendilerimizin hayatlarinda örnekler saymakla bitmez. Biz en azindan kendimiz icin Kur'an ve Sünnet Eczanesinde ihtiyacimiz olan ilaclari bir bir arastirip, en uygun ilaci kullanmak durumundayiz. Bizleri yaratan ALLAHIMIZ elbette yarattigi varliklari caresiz, sahipsiz, yalniz birakmamistir, hicbir zaman, hicbir yerde Mü'minler ümitsizlige kapilmamis, her defasinda bir cikis yolu bulmustur. Hele bu kaynak ALLAH'in bizlere sundugu kaynak olursa, daha ne isteriz? ALLAH (cc) yardim ederse, destek olursa, karsimiza ölüm bile ciksa, elhamdulillah deriz.

Simdi geliyorum sizlerle paylasmak istedigim Ayet-i celilelere:
Ibrahim Suresi'ni sizlere hatirlatmak isterim. Ibrahim (as) öyle bir babalik örnegi olarak önümüze cikiyor ki, okudugunuzda, bir baba, veya bir anne olarak Islam'in, yani ALLAH'a teslimiyetin, ne gibi sormluluklar getirdigini daha iyi anliyorsunuz.

Bir baba, veya anne olarak yapmamiz gereken nedir o halde?

Ayet, ayet bir göz atalim:

35) Hani İbrahim demişti ki: "Rabbim! Bu şehri güvenli kıl, beni ve oğullarımı putlara tapmaktan uzak tut."

- Yasadigimiz sehrin güvenli olmasini istemek, kendimizi ve cocuklarimizi sahte ilahlardan uzak tutmak*

36) "Rabbim! Çünkü o putlar insanlardan birçoğunu saptırdılar. Artık kim bana uyarsa o bendendir. Kim de bana karşı gelirse şüphesiz sen çok bağışlayan, çok merhamet edensin." 
-  Kendimize ALLAH'tan baska ilahlar edinirsek, SAPITIRIZ (ALLAH muhafaza)*

37) "Rabbimiz! Ben çocuklarımdan bazısını, senin kutsal evinin (Kâbe'nin) yanında ekin bitmez bir vadiye yerleştirdim. Rabbimiz! Namazı dosdoğru kılmaları için (böyle yaptım). Sen de insanlardan bir kısmının gönüllerini onlara meylettir, onları ürünlerden rızıklandır, umulur ki şükrederler." 
- Cocuklarimizi kible yürekli yetistirmek, ve kendimizi her an Kabe'nin yaninda yasiyormus gibi düsünmek.*

38) "Rabbimiz! Şüphesiz sen, gizlediğimizi de, açığa vurduğumuzu da bilirsin. Yerde ve gökte hiçbir şey Allah'a gizli kalmaz."
- Gayretlerimizde aciz oldugumuzu her zaman ifade ederek, ALLAH'a yalvarmaliyiz.*

39) "Hamd, iyice yaşlanmış iken bana İsmail'i ve İshak'ı veren Allah'a mahsustur. Şüphesiz Rabbim duayı işitendir."
- Ve yüceler Yücesine Hamd etmek. Cünkü O, bizleri aciz iken riziklandiran, nimetlendiren ALLAH'tir.*

40) "Rabbim! Beni namaza devam eden bir kimse eyle. Soyumdan da böyle kimseler yarat. Rabbimiz! Duamı kabul eyle."
-  Hic durmadan O'na yönelmek, ve Ondan istemek, hem de sadece kendimiz icin degil, bizden sonrakiler icin de. Gercek samimiyet budur ancak. Kendimizden sonrakileri de ALLAH'a kul olmalari icin calismak, ugrasmak, cihad etmektir.*

41) "Rabbimiz! Hesap görülecek günde, beni, ana-babamı ve inananları bağışla."
- Hesap verilecek, ve umut edilecek yer sadece yerler ve gökler Rabbi'dir.*

RABBIMIZ bizleri bu duaya bagli kalanlardan eylesin.
"amin"

velhamdulillahirabbilalemin.

* Editör

1. Juli 2011

Genç kardeşlerime tavsiye

Bismillahirrahmanirrahim
Kisa bir aradan sonra tekrar yazi yazmaya devam elhamdulillah.
Kardeslerim !
Dünya'nin yükü bizlere yer yer agir geliyor olabilir. Unutmayalim ki ALLAH Rasulü (asm) öyle bir yükün altina girdi ki, bizler o yükün altinda bugün ezilip giderdik. Kimleri karsisina almadi ki En Sevgili (asm).
ALLAH (cc) Rasulü'ne (asm) "Kalk ve uyar" dedigi günden itibaren son nefesine kadar Islam davasina hizmetle gecti liderimizin hayati.

Peygamberimizin son sözleri neydi biliyor musunuz?

Enes bin Mâlik (ra) şöyle anlatmıştır: "Ölüm döşeğinde yatmakta olan Hz. Peygamber son nefesine kadar bizlere namazı ve ellerimizin altındaki kölelerimizi vasiyet etti. Ölüm döşeğinde yatmakta olan Hz. Peygamber'in -salât ve selam ona olsun- mübarek göğüslerini hırıltı kaplayıncaya ve dilleri konuşamaz oluncaya kadar bütün vasiyeti namaz ve köleler üzerineydi. [Bidaye, İbn Mâce, Nesai] 
Hz. Ali anlatıyor! Ali bin Ebu Talib (ra) şöyle anlatmıştır: "Ölüm döşeğinde yatmakta olan Hz. Peygamber benden, kendisinden sonra ümmetinin dalâlete düşmemesi için bir şeyler yazdırmak üzere yazı malzemesi getirmemi emretmişti. Fakat gidip gelinceye dek son nefeslerini verir korkusuyla: 'Ey Allah'ın Resulü! Ben sizin söylediklerinizi ezberler ve unutmam' dedim. Bunun üzerine Hz. Peygamber: "Sizlere namazı, zekâtı ve bir de ellerinizin altındaki köleleri vasiyet ediyorum" buyurdular. [İbn Mâce, Nesai, İmam Ahmed] 
Allah Resulü'nün son sözleri...Hz. Peygamber vefatları esnasında son nefeslerine kadar namazı, zekâtı ve köleleri vasiyet etmişler. 'Allah'tan başka ilah yoktur ve Muhammed de O'nun kulu ve Resulü'dür' kelimesini emrederek 'Kim bu iki şehadeti getirirse cehennem ateşi ona haram olur' buyurmuşlardır. [İbn Sa'd]Allah Resulü, sallallahu aleyhi vesellemin son sözleri "Namazlara dikkat ediniz. Namazlara dikkat ediniz ve köleler hususunda Allah'tan korkunuz!" oldu. [Buhari, Ebu Davud, İbn Mace]

Evet, NAMAZ...yani ALLAH'a teslimiyeti simgeleyen NAMAZ, tevhidi her hareketinde ispatlayan NAMAZ. Rasulullah (asm)'in bunu söylemesinin hikmetlerini herkes kendisi icin bir düsünsün. Ben kendi nefsim adina yazmaya calisiyorum, sizler de kendi nefsinize sorun. NAMAZ öyle bir ibadet ki, insan tüm hayatinda ALLAH olsun istiyorsa, hem evinde hem de cevresinde, is yerinde, sosyal hayatinda ALLAH'in dedigi olsun istiyorsa, o zaman buna cevap olarak NAMAZ yetiyor da artiyor bile. Öyle bir Peygamber (asm) ki son nefesinde NAMAZ derken, sahabeler bunu cok iyi anliyordu, cünkü sahabeler icin NAMAZ, Rahman ve Rahim olan ALLAH'a kavusma ve Ondan baskasina asla ve asla tapmama sigortasi idi. NAMAZ bir tevhid eylemidir zira.

Öyleyse kardeslerim, gelin hep birlikte Rasulullah (asm)'in tavsiyelerini bir daha düsünelim ve LA ILAHE ILLALLAH dedikten sonra NAMAZLARIMIZA biraz daha önem verelim. Bunu önce kendi nefsime sonra da sizlere tavsiye ediyorum.

Üstad Seyyid Kutub Ankebut Suresi 45. ayeti söyle meallendirip tefsir etmistir: 
45- Ey Muhammed! Sana vahiy yolu ile indirilen Kitab'ı oku ve namazı kıl. Hiç kuşkusuz namaz, insanı iğrenç işlerden, kötülüklerden alıkor, Allah'ı anmak en büyük ibadettir. Allah ne yaptığınızı bilir.

Aciklama: "Namaz kılan, buna rağmen namazı kendisini iğrenç işlerden ve kötülüklerden alıkoymayan birisinin kıldığı namaz, kendisini Allah'dan uzaklaştırmaktan başka işe yaramamıştır. (İbn-i Cerir rivayet etmiş ve "Bize Ali anlattı, ona da İsmail b. Meslem Hasan'dan aktararak anlattı. Hasan'da ona Resulullah şöyle buyurdu demiştir" der.) Böyle birisi namazı olduğu gibi kılmamıştır. Sadece namazın gerektirdiği davranışları yerine getirmiştir. Namazı gerçek anlamda kılmak ile, namazın gerektirdiği hareketleri yapmak arasında büyük fark vardır. Namaz gerçek anlamda kılındığı zaman Allah'ı anmaktır. "Allah'ı anmak en büyük ibadettir." Kesin olarak büyüktür, her türlü heyecandan, her türlü özlemden büyüktür. Bütün ibadetlerden ve içten yakarışlardan daha büyüktür.


27. Mai 2011

Ne istemeliyiz?

Sevgili kardeslerim,
bizim öncelikli istememiz gerekenler nelerdir hayatımızda?
PARA mı? EV mı? ARABA mı? Hayat Arkadaşı mı?
Bir sey isterken önceliklerimizi neye göre belirliyoruz? Istemeden önce, istemeyi veren YARATICIMIZ ALLAH'a sorduk mu acaba?
Haydi sormadik diyelim, siz istesiniz de istemeniz de ALLAH'in istediklerine teslim olacaksiniz. Son nefesinizi verirken kime teslim olacaksiniz saniyorsunuz?
Rabbilalemin söyle buyuruyor Ahzab Suresi 16. Ayet-i Kerimesinde:
"Eğer ölümden veya öldürülmekten kaçıyorsanız. kaçmak size fayda vermez."
Üstad Seyyid Kutub söyle tefsir ediyor ayeti:
Şu halde teslimiyetse teslimiyet, itaatsa itaat, Allah'a verilen söze bağlılıksa bağlılık.
Ölüm ayetleri bizleri teslimiyete götürmüyorsa, götüremiyorsa IMAN noktasindaki zaaflarimizi bir daha gözden gecirmemiz gerekecektir.
Bu konuda sizlere acizane bir tavsiyem olacak, haddim olmayarak.
Bütün KAINAT'in haykirdigi bir gercegi haykirmak istiyorum sadece:

LA ILAHE ILLALLAH MUHAMMED RASULULLAH

... ve diyorum ki isteyeceginiz ilk sey bu olsun, yani sizi ADAM edecek sey ile baslamanizi isteyecegim sizden. Cok kolay

LA ILAHE ILLALLAH MUHAMMED RASULULLAH

...biz bunu gercekten kalpten söylüyoruz, elhamdulillah. Ama bunun imtihani yok mu kardesler? 

LA ILAHE ILLALLAH MUHAMMED RASULULLAH 

demenin imtihani mi olur, diye soracaksiniz. Ben de diyorum ki, EVET var:

LA ILAHE ILLALLAH MUHAMMED RASULULLAH 

demenin imtihani, bu gercegi kabul etmektir, zihnimizde ve kalbimizde. 

Kabul ettik mi gercekten? Öncelik sirasini Tevhid'e göre belirledik mi?. Buna göre ilk istegimiz ne olmalidir? Ne mi isteyecegiz bu gercegi haykirdiktan sonra:
Dünya Senin dünya Ey ALLAHIM
Bizleri Sen yarattin Ey HALIKIMIZ
Öyleyse Senin dedigin olsun...dünyada senin dedigin olsun ALLAHIM.
Son söz: Ne istedigimizi bilmiyoruz kardesler. Bilseydik bu hallere düser miydi Ümmet-i Muhammed?

11. Mai 2011

Yeni nesilden neler bekliyoruz, neler görüyoruz

Son 10 senenin bir muhasebesini yaptigimizda önümüze ne yazikki cok agir ve üzücü bir tablo cikmaktadir. Yeni neslin ortak degerleri tüketime odaklandi ve acimasiz bir rekabet ortamina girildi. Avrupa'ya 60'li yillarda gelen kot pantolon modasi simdilerde Islam ülkelerini isgal etmis durumda. Amerikan Fast Food restoranlari türk mutfagini büyük ölcüde zarara ugratti. Örnekleri cogaltabilirsiniz.

Almanya'da yasayan insanlarin, bilhassa genclerin, Alman toplumuna entegrasyon problemi senelerdir tartisiliyor. Almanya medeni bir ülke ya, görmüs, yasamis, kalkinmis, ve bizlere güzel örnek teskil ediyor ya, entegre olmamiz icin baski yapiyorlar medeniyet sövalyeleri. Türk gencleri Almanya'da ya kahvehanelerle, ya kumarhanelerle, diskoda olay cikaran grup olarak anilir dururlar. Bunun yaninda Alman kizlarina sarkintilik yapmalariyla meshurdurlar. Türkiye'ye turizm beldelerine giden Alman turistler Almanya'ya döndüklerinde Türk genclerinden sikayetci olurlar hep.

Bin bir yabancinin yasadigi Almanya'da siyah sacli biri cürüm islediginde, bunu gören Almanlar hep Türk diye bahsederler o kisiden.

Almanya'da gelisen Amerikanizm modasina yine de ayak uydurmaya gayret eder benim zavalli Türk vatandasim. Elbette Alman milleti Amerikan modasina ayak uyduracak ve onlarin sistemlerini taklit edecek. Ama biz Türkler bu taklitciligin taklitciligini yaparken hep unutuyoruz nereden nereye geldigimizi. Benim babam 40 sene evvel köyünü terk ettiginde genc bir delikanliydi. Burada her türlü pisligi görünce ilk isleri bir mescid, Kur'an kursu acma gayretine giren bir delikanlidan bahsediyorum, dikkat buyurun.

Ne oldu da bu nesil böyle bozuldu peki? Ne oldu da Almanya'da birer Amerikan/Alman taklitcisi oluverdik?

Cünkü biz kim oldgumuzu bir türlü cözemedik. Türkiye'deki insanlarimiz da cözemedi hala.

El cevap: Biz Müslümaniz

Kot pantolon gavurun giydigi pantolon derdi benim dedem.
Sacinin bir telini dahi göstermezdi benim ninem.

UNUTMAYIN kime benzerseniz onlardan sayilirsiniz, bundan dolayi Islami olan güzel alternatifleri aramaya bakacagiz.

Sözün özü: Biz, ALLAH'in emrine boyun eğen müslümanlardan olmakla emrolunduk. (Yunus Suresi 72. ayet)

“Salih amelde bulunarak Allah'a davet eden ve ben müslümanım diyenden kim daha güzel sözlü olabilir?”


Biraz daha gayret...vesselam

2. Mai 2011

Dünya savaslarinda birbirlerini yok etmek icin yola cikan Avrupa ve ABD bunun hic de kolay olmadigini fark edecektir, cünkü karsisinda iki büyük güc, Rusya ve Cin cok güclü karsilik vererek buna direneceklerdir. Demokrasi ve Komünizm bunun icin hep birbirine düsman olarak gösterilmistir. Ama hepimiz biliyoruz ki TAGUT yine TAGUT'tur, bunun sagcisi, solcusu olmaz. Bati ve Dogu birbiriyle ugrasirken Iran'da öyle bir olay olmustur ki, tüm dengeleri kökünden sarsmistir. Osmanli'yi yiktiktan sonra birbirine giren Bati ve Dogu, Iran'in bas kaldirmasiyla saskina dönmüslerdir, cünkü Iran halki tüm emperyalist, kapitalist, sömürü düzenlerini al asagi edecektir. Ayni sekilde Rusya'ya, Afgan mücahitleri büyük bir ders vereceklerdir. Siz Bati ve Dogunun birbirilerini cok sevdigi icin mi Berlin duvarini yiktigini saniyorsunuz yoksa? Neler oldu 1989'dan sonra bir bakalim:
Zalim ABD ve müttefikleri yeni bir senaryoyu hayata gecirmek icin dügmeye coktan basmislardir. Bu senaryonun en önemli faktörlerinden biri, önceki dönemden kalma izleri yeni senaryoya adapte ederek, ellerindeki kozu arka planda tutmak olacaktir, Iran Islam Devrimi'nin ardindan Irak-Iran savasini baslatan ABD'dir, bunun arkasindan Kuveyt-Irak savasini baslatan yine zalim ABD ve müttefikleridir. Bunun yeterli olmadigini gören ABD, 11 Eylül saldirilarini Islam'a karsi acilmis savas olarak lanse etmistir. Afganistan ve Irak isgallerini terörizme karsi acilmis savas olarak ilan edenler yüz binlerce masum insani katletmistir. Islam'in terörle hicbir alakasi yoktur, ama Papa cikip da bu dönemde Islam kilicla yayilmistir demesinin ardinda ayni senaryo islemekteydi, zira inancli katolikler de Islam'a kosmaya devam ediyordu tüm dünyada. En büyük terörist kendileri oldugundan tüm güclerini Islam = Terörizm propagandasini insanlarin beynine medya ile yerlestirmeyi basardilar ne yazikki. Buna paralel olarak Afrika'da Müslüman ülkeleri sömürmüs, baslarina birer diktatör getirmislerdir. AMA...
Ne denedilerse Islam'a zarar veremediler elhamdulillah. Simdilerde Ortadogu'da yasanan gelismeler, Dünya dengelerini degistirecegini en iyi bilen ABD'dir. Bundan dolayi 2003 senesinde Disisleri Bakanlari C. Rice, aciklamasinda Fas'tan Iran'a kadar demokrasi ve özgürlük hareketlerini destekleyeceklerini acikca ilan etmistir. Ve diktatörleri simdi teker teker indiriyorlar. Müslüman ülkeler zalimin zulmünden nasil kurtulacaklarini cok iyi bilirler zira. Nasil mi? Islam Devrimi Iran'da gerceklesmistir, ve tüm Müslüman halklara bunu Iran vaaz etmektedir. Iran Dini lideri Hamaney bircok konusmasinda: Mazlum halklarin ayaga kalkacagini müjdelemis ve bunun prototipinin Iran oldugunu söylemistir. Ve tabiki Ahmedinejad önemli bir rol almistir bu son dönemde. Neden Iran'da Ahmedinejad'in gitmesini istediler dersiniz? Yok efendim düsürülecekmis, ve simdi de Hamaney ve Ahmedinejad'i birbirinie düsman gibi göstermeye calisiyorlar. Bu oyuna gelmeyecektir Iran insaALLAH, buna delil olarak Ahmedinejad'in biz Imam'la baba ogul gibiyiz demesi yeterlidir cevap olarak.
Kisacasi dünyada en büyük güc, süper güc zalim taguti rejimler degil, Islami hareketlerin cesur üyeleridir ve bundan sonra da olacaklardir, bunu cok iyi bilen ABD ve müttefikleri ne pahasina olursa olsun Islami hareketlerin önünü kesmek icin tüm güclerini ortaya koymaktadirlar. Bundan sonraki dönemde El Kaide ön planda olmayacaktir, bunun sözünü Barack Obama bugün vermistir. 10 senedir senaryolarinin bir parcasi olan El Kaide liderinin ölüm haberi tüm dünyada sevincle karsilandi, ama Müslümanlar bu oyunun ic yüzünü mutlaka desifre edeceklerdir ve bunun kaniti da zamanla ABD'nin yapacaklariyla ortaya cikacaktir. Buna ABD coktan baslamistir zaten. Ne pahasina olursa olsun kendi güclerini Ortadogu'da hissettirmeye calisan ABD, bir taraftan katil israil'i sonuna kadar destekledigini söylüyor, ama israil'in her önerisine karsi cikiyor. Mesela israil bas bas bagiriyor, El Fetih ve Hamas birlesiyor, birseyler yapin diye. Iste dügümün cözülecegi nokta da bu. Türkiye ve Iran'in bir koalisyon gibi, hem Sii ve hem de Sünni hareketleri desteklemeleri ABD'yi daha degisik senaryolara itiyor. Bir Misir, ki israil'in kalesi iken bugün israil'e kafa tutuyor ve ABD buna göz yumuyor. Acikcasi öyle gözüküyor ki, ABD de artik satranc masasinda yapacagi hamleleri düsünüyor. Katil israil bir taraftan Hizbullah, bir taraftan HAMAS, Iran ve Türkiye, ve simdi de en güvendigi ABD ile ipleri koparacak mi? israil medyasinda Obama'ya tepkiler yagiyor haberiniz var mi?
Sözün özü, bence ABD kendi cikari icin israil'i bile satar, satin gitsin serefsizleri...
Kurtlar Vadisi Ortadoğu reklamlardan sonra devam edecek.

ALLAH (cc) bu Ümmet'e güc versin, zalimlerin oyunlarini, tuzaklarini baslarina gecirsin...Kurtulus yakindir insaALLAH

23. April 2011

Nikahsızlar, siz kim oluyorsunuz da...

Bu yaziyi Show TV'de yayinlanan Muhtesem Yüzyil dizisini izleyenlere hediye ediyorum:

Bu ne cüret, bu ne perhiz, bu ne lahana turşusu, siz kim oluyorsunuz da şanlı ve şerefli Osmanli'ya dil uzatiyorsunuz? Siz ki, Islam diyari olan Anadolu'yu öyle bir rezil hale getirdiniz ki, Sultan Fatih'ler bu günleri görecekti, hepinizi layik oldugunuz cöplüklerinize doldurur bir de üstünüze tükürürdü? Osmanli Haremi nikahsizligi önleyen en önemli müesseselerden iken, siz cikip da Bati'dan serefsizce aldiginiz fuhusu, ahlaksizligi, ciplakligi reklam panolarinda, TV reklamlarinda pazarlayip duruyorsunuz ve bununla gurur duyuyorsunuz. Siz önce kendi pisliginizde bogulurken, agzinizdan cikani kulaginiz duyuyor mu, ona bakin? Beyinleriniz batakliklarda dura dura kokusmus, calismaz hale gelmis, kalpleriniz simsiyah lekelerle kusatilmis iken, sizin gibi adiler cikip da Osmanli'ya nasil söz söyleyebilir? TV dizilerinde Osmanli'ya yakistirdiginiz o adetleri bu memleketten uzak tutmus ecdadimizin torunlariyiz biz duydunuz mu? Cumhuriyet tarihinde küfrettiniz atalarimiza, kücük düsürdünüz siirlerde, sarkilarda, simdi de dizilerde saldiriyorsunuz. Sunu iyi bilin ki, sizi kininizde, pisliginizde, bogacak olan bir ALLAHIMIZ var bizim. Ve bu yolda sizin gibi bes para etmez serefsizlere söyleyecek tek sözümüz var...siz bu dünyada rezil oldugunuz gibi ahirette de rezil olacaksiniz, ve biz sizlerle ayni bugün oldugu gibi dalga gececegiz.

Sözün özü: Biz biliyoruz ki sizin derdiniz Islam, Tesettür (Basörtüsü). Irtica diyorsunuz öyle mi? Sizi gidi nikahsizlar sizi, ISLAM, Tesettür, HAREMLIK SELAMLIK bizim onurumuzdur, zira ALLAH öyle istiyor, biz sizlere benzemeyiz, biz isteriz ki ALLAHIN dedigi olsun...ve bu dünyada ALLAHIN dedigi olana kadar da sizinle mücadele etmeye devam edecegiz.

14. April 2011

Cahiliye'den kalma adetler



Bazı erken dönem otoriteleri, ıslık ve el çırpmaların eşliğinde Kâbe'nin çevresinde yapılan dansların İslam öncesi dönemde Araplar tarafından fiilen uygulanan başlıca tapınma biçimlerinden biri olduğunu söylemektedirler. (Üstad Muhammed Esed)

Video'da gördügünüz eglenceler ne yazikki ISLAM'la uzaktan yakindan alakasi olmayan seyler, ve bu eglencelere katilanlara baktiginizda bunlarin bir kisminin basörtülü oldugunu görürsünüz. Peki basörtüsü ne demek? ISLAM demek. Ne ariyor orada ISLAM diye soran yok mu aranizda? Var elbette. Ama herkes susuyor. Her davetcinin görevi, dogrulari söylemek, yanlislardan döndürmektir. Ümmet-i Muhammed'in cahiliye'den kalma bu adetleri acilen silmesi gerekmektedir.

12. April 2011

Küfür Sistemlerinin Olmazsa Olmazı: Fuhşiyat ve Cinselliktir

Bugün yeryüzüne egemen olan, açıklığın, örtüsüzlüğün öne çıktığı, kadın cinselliğinin her alanda kendisini gösterdiği yaşama biçimi ne Musevi kaynaklıdır, ne İsevi kaynaklıdır ve ne de İslami kaynaklıdır, öncelikle bunu bilelim. Yani vahye kapalı, hatta vahiyle savaşır konumda, vahiy de onunla savaşır konumda, Allah ile ilişkisi olmayan, seküler, dinsiz bir hayat tarzıdır. Her ne kadar böylesi toplumlarda yaşayan bireylerin bir kısmı kendilerini bu dinlerden biriyle ilişkilendirse de, hayatlarına hakim olan bu yaşama biçimi bu dinlerden kaynaklanmamaktadır. Yani hayatlarına egemen olan bu kimlik ne Musevi kimliği, ne İsevi kimliği ve ne de İslami kimliktir. Biz bu konuyu baştan beri kendi kelimelerimizle açıklamaya çalışıyoruz.

Onlar istedikleri kadar kendilerine güzel isim verseler de, cahili toplumlardır. Bu cahilî toplumların ve cahili düzenlerinin hepsinin ortak en bariz özellikleri, egemenliklerinin örtüsüzlük üzerine kurulmuş olmaları, çıplaklık üzerine kurulmuş olmaları ve kadının dişiliğinin ön plana çıkarılması üzerine kurulmuş olmalarıdır.

Her dinin, her ideolojinin, her felsefenin kendisine göre olmazsa olmazları vardır, büyük sütunları vardır, bugünün tabiriyle kırmızı çizgileri vardır, onlar olmadan bu dinler, bu felsefeler ve ideolojiler olamazlar. Nasıl ki namaz, oruç, hac, Ka'be, cami, ezan ve benzeri şiarlar İslam'ın olmazsa olmazları ve önemli sütunları ise, ve yine haç, teslis, vaftiz, kilise gibi şeyler Hristiyanlığın olmazsa olmazları ve sütunları ise, ve o sütunlardan birini veya bir kaçını çekip aldığınız zaman yıkılacağına göre, geriye kalan şeyin "İslam" veya “Hristiyanlık” sayılamayacağına göre, bugün başta Batı olmak üzere yeryüzünün önemli bir bölümüne egemen olan vahiy dışı, Allah ile irtibatı olmayan modernist, seküler küfür toplumlarının, küfür sistemlerinin olmazsa olmazlarının başında da çıplaklık, cinsellik ve kadının dişiliğinin sergilenmesi gelmektedir. Hem de en başında gelmektedir ve sütunlarının en büyüğü, en önemlisidir. Siz bunları onların ellerinden aldığınız zaman onların sistemlerinden geriye hiç bir şey kalmaz, derhal çöküverir.

Her ne kadar bu küfür toplumları bunu yazılı bir belge olarak belirtmeseler de, küfür sistemleri anayasalarında bunu bu şekilde açıkça yazmasalar da, gerçekte ve uygulamada bu böyledir. Siz bu küfür ve fuhuş toplumlarının, küfür sistemlerinin bu sütunlarına dokunmaya kalkıştığınız zaman, bunun böyle olduğunu çok rahat anlarsınız. Yani, onların çıplaklıklarına, hayasızlıklarına, edepsizliklerine müdahale etmeye kalkıştığınızda derhal feveran ederler. Hatta onların bu kötülüklerine hiç müdahale etmeden, sadece örtünmeyi, edep ve hayalı davranmayı yaymaya çalıştığınızda buna asla ve asla tahammül edemezler!

Evet, küfür toplumlarının bireyleri de, kurumları da her şeye tahammül edebilirler, fakat tesettüre, bayanların müslümanca hayat tarzlarına asla tahammül edemezler. Varlıklarına kasteden en büyük düşman olarak görür ve bunun gereğini yaparlar.

Eğer siz böylesi bir toplumda bayanlar olarak örtündüğünüzde, edep ve hayaya bürünerek bir hayat yaşamaya başladığınızda, bunu yaygınlaştırmaya çalıştığınızda ve birazcık da başarılı olduğunuz takdirde, bunların sistemleri kökünden çatırdamaya başlayacaktır. Çünkü bunların bütün sermayeleri budur, cinselliktir, kadınların dişiliğini sergilemektir. Ticaretleri, ekonomileri, edebiyatları, romanları, hikayeleri, tiyatroları, her türlü sanatları, medyaları ve kısaca her şeyleri cinsellik üzerine, kadının dişiliğini ön plana çıkarma esası üzerine kurulmuştur. Bizim dilimizle, bunların bütün düzenleri fahşa üzerinde, fuhşiyat üzerinde, açık saçıklık üzerinde durmaktadır.

Çok ilginçtir, şu anda bu toplumlarda milyonlarca insan AİDS'e yakalandığı ve bu hastalıktan öldüğü halde ve bu hastalığın da çok büyük oranda fuhuş ve ahlaksızlık yoluyla yayıldığı bilindiği halde, alınan tedbirler arasında Fuhşiyata Son Verme diye bir madde ve düşünce asla bulunmamaktadır.

Durum böyle olunca elbette böylesi toplumların en amansız düşmanlıkları tesettüre olacaktır, örtünmeye olacaktır, edebe, hayâya ve utanma duygusuna olacaktır, nikaha olacaktır, helâl yoldan kurulmuş tertemiz aile hayatına olacaktır. Bütün hücumlarını bu erdem noktalarına yapacaklardır!

Kaynak:
Örtünme Çağrısı-Mehmet GÖKTAŞ

6. April 2011

Tesettür(süzlük)

Tesettür, önce erkeklerin, sonra da kadinlarin kalplerindeki pislikleri temizledikten sonra gercek anlamda tesettür olacagi kanaatindeyim (bkz. Önce erkekler...sonra kadınlar). Kalplerdeki dünya sevgisi, ne yazikki öyle bir hal aldi ki, tesettürü oyuncak ettik, kalplerimizi koruyan o mübarek ayetleri aldik dekorasyon yaptik, yapiyoruz. Bu mudur Islam'a sahip cikmak? Herseyimiz dedigimiz IMANIMIZ, herkesten ve herseyden cok sevdigimiz ALLAH ve Rasulü, hayatimizin neresinde? Daha tesettürümüze sahip cikamadik ki, ne sevgisi, ne saygisi? ALLAH korkusu nerede duruyor tesettür gelince akla...birakin kendinizi ve bizleri kandirmayi. Müslüman olan adam daha tesettür ayetlerini bile, Namaz ayetleri gibi, Zekat ayetleri, Cihad ayetleri gibi görmüyorsa, onun teslimiyeti havada bulut. Bir erkek, gözünü haramdan sakinmayip da gözünün önündeki tesettürü kaldirirsa, nerede kaldi tesettür ayeti? Bir kadin, basörtüsü farz degilmis gibi davranirsa, bunun sonu elbette hüsran, hem de öyle bir hüsran ki...bakin sokaklara ne hale getirdiler bizleri. Bati medeniyetinde ciplaklik bir onurdur biliyor muydunuz? Yani ciplakligi benimsemeyenler gerici. Simdi anladiniz mi niye irtica irtica diye bagiriyorlar? Yillardir güzel memleketimde irtica diyenlerin ekmegine kim yag sürdü dersiniz? Benim bacilarim peruk takti, takiyor, acti basini üniversiteli olmak icin, ögretmen oldu benim bacim, ama tesettürsüz ögretmen. Ve biz bunlara seyirci kaldik, kalmadik mi? Durun, nereye diye sorduk mu? SUSTUK, hem de alkisladik mezuniyet törenlerinde o bacilarimizi. Peki Islam bunun neresinde kaldi? Evet bu can alici soruyu, bu utanc verici durumu kim aciklayacak benim minik yavrularima? Sormazlar mi adama, bunun neresi Islam diye? Cocuklarimiza ALLAH'in Rasulü Muhammed aleyhisselatu vesselam'i anlatirken, ve onun tavizsizligini anlatirken, cocuklarimiz, peki simdi niye öyle degil ki, diye sorduklarinda, sucu baskalarina mi atacagiz, yoksa igneyi önce kendimize mi batiracagiz.

Sözün özü:
Bu rezilligin artik son bulmasi lazim. Buna DUR demek bütün Müslümanlarin vazifesi olmali. Emr-i bil ma'ruf, nehy-i anil münker düsturunu canlandirmanin vaktidir. Kim bilir, belki bu yazdiklarima kizanlar olacaktir, ama unutmayalim ki, bu dava insanlarin isine gelen seyleri degil, ALLAH'in istedigi seyleri hatirlatmak icin vardir ve sonuna kadar da var olacaktir. Ne güzel söylemis Üstad: Bu dünya ALLAH'in dünyasi, ALLAH'in dünyasinda ALLAH'in dedigi olur. Var mi itirazi olan?

29. März 2011

Filistin'li Çocuklar


Acaba sizden öncekilerin başlarına gelenlerin benzeri sizin de başınıza gelmeksizin, kolayca Cennet'e gireceğinizi mi sandınız? Onlar öylesine ağır sıkıntılara ve zorluklara uğradılar, öylesine sarsıldılar ki, peygamberleri ile çevresindeki inanmışlar 'Allah'ın yardımı ne zaman gelecek?" dediler. İyi bilin ki, Allah'ın yardımı yakındır. (Bakara Suresi 214. ayet)


O kimseler ki, insanlar kendilerine "Düşmanlarınız size saldırmak için yığınak yaptılar, onlardan korkmalısınız"dediklerinde, bu sözden imanları daha güçlenerek `Allah bize yeter, O ne güzel bir vekildir" dediler. (Al-i Imran Suresi 173. ayet)


Bugün sabah arabada ofise giderken Kurtlar Vadisi Filistin Müziklerini dinliyordum. Uzun uzun Filistinli Çocuklari düsündüm. Ümmetin güzel yavrulari, tertemiz kanlariyla Islam davasina hizmet eden ALLAH'in gül kullari, masaALLAH. Onlar Filistin'in Ismail'leri olarak ne kadar büyük bir saygiya ve sevgiye mazhar olmuslardir. Onlar öyle bir davanin cocuklaridirlar ki, hepsinin alnindan öperek kucaklamak geldi icimden, ve kendi kendime bir söz verdim: Suriye'deki mülteci kamplarinda Filistin'li yavrulari ziyaret edip onlarin alinlarindan öpmek...siz de var misiniz?

27. März 2011

Önce erkekler...sonra kadınlar

30- Ey Muhammed, mümin erkeklere söyle, gözlerini haramdan sa­kınsınlar, edep yerlerini korusunlar. Böyle davranmak onlar için daha te­miz ve daha hayırlıdır. Şüphesiz ki Allah, yaptıklarınızdan haberdardır. (Nur Suresi)

Allah Teala bu âyet-i kerimede, mümin erkeklerin, gözlerini haramdan sakınmalarını ve avret mahallerini zinadan ve başkalarının görmesinden koru­malarını emretmektedir.

Mümin kimse kendisine haram kılınan birşeye bakamaz. Şayet iradesi dı­şında haram olan birşeyi görürse derhal gözünü ondan çevirmekle mükelleftir.

Bu hususta Resulullah (s.a.v.)'den şu Hadis-i Şerifler rivayet edilmekte­dir: "Cerir b. Abdullahel-Bücelî diyor ki:

"Ben, Resulullah (s.a.v.)den, anî bakışların (Gözün, istemeden görmesi­nin) hükmünü sordum, O bana, gözümü çevirmemi emretti. [Müslim]

Peygamber efendimiz diğer bir Hadis-i Şerifinde Hz. Ali´ye şöyle buyur­muştur:

"Ey Ali, birinci bakışına ikinci bakışını ekleme. Zira senin birinci defa bakmaya hakkın vardır. Bunun dışında bakmaya hakkın yoktur. [Ebu Dâvud]

Ebu Said el-Hudrî diyor ki:

"Bir gün Resulullah şöyle buyurdu: "Sakın yollar üzerine oturmayın." Bunun üzerine orada bulunanlar: "Başka çaremiz yok. Yollar bizim toplantı yer­lerimiz. Oralarda oturup konuşuyoruz." dediler. Resulullah da şu cevabı verdi: "Eğer mutlaka oturacaksanız yolun hakkını verin." Onlar: "Yolun hakkı nedir " diye sorunca Resulullah: "Gözü kapamak, eziyet etmemek, selam almak, iyiliği emretmek ve kötülüğe mani olmaktır." buyurdu. [45]

Taberi, bu âyet-i kerimede zikredilen "Edep yerlerini korusunlar" ifade­sinden maksadın, edep yerlerini insanların bakışlarından korumaları olduğunu söylemiş ve buna dair görüşleri zikretmiştir.

...evet gelelim ondan sonraki Ayet-i Kerime'ye:

31- Ey Muhammed, mümin kadınlara söyle, gözlerini (Haramdan) sakınsınlar. Edep yerlerini korusunlar. Görünmesi zaruri olanlar hariç, zinetlerîni göstermesinler. Başörtülerini, yakalarının üzerine doğru örtsünler. (...) Gizledik­leri süslerini başkalarına bildirmek için ayaklarını da vurmasınlar. Ey mü´minler, hepiniz Allah´a tevbe edin ki kurtuluşa eresiniz. (Nur Suresi)

Kaynak: Taberi Tefsiri

27. Februar 2011

Seni seviyoruz savunan adam

Bu yaziyi degerli hocam merhum Necmettin Erbakan'a ithaf ediyorum:



“Dünya benim neyime? Dünyada ben, bir ağaç altında gölgelenen, sonra da onu terk edip giden bir yolcu gibiyim.”

Bu söz Peygamberimiz, Rehberimiz, Liderimiz ALLAH Rasulü Muhammed (asm)'a aittir.

Peki nereden geldik ve nereye gidiyoruz? Bunun cevabini da Rabbimiz insanlara vahiy yoluyla bildirmistir: Bizi yaratan, dünyaya gönderen ALLAH'tir ve biz ALLAH'a dönecegiz.

Islam davasina hizmet edenler, su ayeti cok iyi bilirler:
Ey iman edenler, eğer siz Allah'ın dinine yardım ederseniz, Allah da size yardım eder ve ayaklarınızı sabit kılar. (Muhammed Suresi 7. ayet)

Herkes sunu iyi bilmelidir: Dava ALLAH'in davasidir, ve bu yolda ALLAH'in yardimi yakindir. Bunu idrak eden her dava adami ayaklarini saglam basar, hedefine emin adimlarla yürür.

Ümmet-i Muhammed'in cok iyi tanidigi bir insandi Necmettin Erbakan hocamiz, ve uzun bir yolculugun ardindan aramizdan ayrilarak, yeni bir dünyaya gözlerini acmistir. Ölüm ile birlikte kapanan gözler, yeni dünyaya acilmistir ayni zamanda. Tüm hayati boyunca zalimlere karsi mücadele eden bu insan, son saatlerini bile yasadigi topraklarda kendini hizmete adamistir. Ne mutlu ona ki, inandigi dava ugruna son nefesine kadar calismistir, cabalamistir.

ALLAH rizasi icin bu örnek insanin hayatini arastirin ve okuyun. Ben eminim, herkes su sonuca varacaktir:

Calsimak, cok calismak, ve daha iyisini yapabilmek, elimizden geldigi kadar, ama hic durmadan hedefe dogru emin adimlarla yürümek.

Hedefi soran varsa onu da söyleyelim yeri gelmisken:
“Yaşanabilir bir Türkiye”, “Yeniden büyük Türkiye”, “Yeni bir Dünya”

Hep birlikte el ele vermenin zamani geldi...

Seni ALLAH icin seviyoruz hocam. Rabbim cennetinde komsu eyleye. AMiN

26. Februar 2011

STOP buraya kadar

Yunan filozoflarin sacmaliklarina medeniyet dediler, isgal ettikleri topraklarda masum insanlari "medeniyetleri" ugruna katlettiler (bkz. Büyük İskender). Roma imparatorlugunu ilahi bir lütuf olarak adlandirip, arka planda isledikleri cinayetleri örtbas ettiler. Biliyor muydunuz, Almanya'da hıristiyanlaştırma calismalari nasil yapiliyordu? Medeniyetlerine biat etmedikleri binlerce almanin kafasini gövdesinden ayiran iste roma medeniyetinin zamane mensuplaridir.
bkz.: http://de.wikipedia.org/wiki/Blutgericht_von_Verden
Özeti: I. Karl (Şarlman) Verden'da tarih kitaplarina göre 4.500 insani idam ettirmistir.

Üstad Muhammed Akif Ersoy'un dedigibi gibi, medeniyet dedigin tek disi kalmis canavar, ne kadar da dogru.

Iki büyük dünya savasi sirasi ve sonrasi BATI'da demokrasi fedaileri, DOGU'da komünizm fedaileri, her biri kuduz köpek gibi saga sola saldirmaya basladilar. Böl parcala yut babindan sömürdüler güzelim topraklari. Petrol, altin, dogalgaz rezervlerini kendi mallari ilan ettiler. Cetvel ile sinir cizdiler. Afrika ülkeleri sinirlarina haritayi acin bir bakin ne demek istedigimi daha iyi anlayacaksiniz. Basa cikamadiklari Müslüman halklari baslarina paraya tapan zalim despot, kral, kuklalari getirip ezdirdiler.

Dünyayi biz yönetmiyoruz arkadaslar, Osmanli'dan sonra elimizde ne var ne yok hepsini aldilar.

ARTIK YETER demenin vakti coktan gelmisti...ve cogunlugu müslüman halklar ARTIK YETER diyorlar.

ABD, AB ve Israil...size bundan sonra her yerde gösterecegimiz tek bir levha var:


zira
Batı medeniyeti, daha dogrusu emperyalizmi, ekonomisi ile birlikte iflas etmiştir. Sünnetullah geregi zalimler her zaman ve mekanda ayni akibete ugramaya mahkumdurlar elhamdulillah.
Medeniyet olmaya layik, elbette ki sadece ve sadece ALLAH'in dini olan ISLAM'dir.

13. Februar 2011

Resulullah Sevgisi

De ki; "Eğer babalarınızı, evlâtlarınızı, kardeşlerinizi, eşlerinizi, hısım-akrabanızı, kazandığınız malları, bozulmasından korktuğunuz ticareti ve hoşunuza giden evleri, konakları Allah'dan, Peygamber'den ve Allah yolunda cihad etmekten/üstün çaba göstermekten daha çok seviyorsanız Allah emrini gerçekleştirinceye, yapacağını yapıncaya kadar bekleyiniz. Allah yoldan çıkmışlar güruhunu doğru yola iletmez. " Tevbe Suresi 24. Ayet

Bu inanç sistemi, içine girdiği kalbi başka bir şeyle paylaşmaya katlanamaz. Kalp, ya sırf ona ait olur, ya da ona hiç baştan yer vermez. Bu âyetlerin vermek istedikleri mesaj müslümanın ailesinden, akrabalarından, eşinden, çocuklarından, malından, çalışmasından, dünya nimetlerinden ve meşru hazlardan kopması, ya da dünyanın bütün güzel şeylerinden el-etek çekerek yalnızlık köşesine kapanması değildir. Hayır, asla bu inanç sisteminin tek istediği şey, insan kalbinin sırf kendisine bağlı olması, sevgisine başka bir şeyi ortak etmemesi, egemen ve buyurucu konumda olması, hareket ettirici ve itici bir rol oynamasıdır. İnanç sistemine bu rol tanındıktan sonra müslüman, hayatın bütün güzelliklerinden yararlanabilir, bütün çekici hazlarından payını alabilir, bunun hiç bir sakıncası yoktur. Yalnız müslüman bütün bu güzellikleri ve hazları, inancının gerekleri ile çatıştıkları anda tümü ile silkeleyip atmaya hazır olmalıdır.

Bu iki yolun ayırım noktası şuradadır: Acaba egemenlik bu inanç sisteminde mi, yoksa dünya hazlarında mı olacak? Söz önceliği bu inanç sisteminin mi, yoksa şu dünya nimetlerinin birinin mi olacak? Müslüman, kalbinin inancına sımsıkı bağlı olduğundan emin olduktan sonra çocuklarından, kardeşlerinden, eşinden, akrabalarından yararlanabilir; mallar, ticarethaneler, evler edinebilir; israfa kaçmaksızın ve gurura kapılmaksızın yüce Allah'ın yarattığı güzelliklerden ve çekici hazlardan payını alabilir. Bunun hiç bir zararı, hiç bir sakıncası yoktur. Hatta o takdirde bu yararlanma İslâmca hoş görülen bir "müstahap''tır. Çünkü bu yararlanma bir tür şükürdür, bu nimetleri kulları onlardan yararlansın diye bağışlayan yüce Allah'ın cömertliğini bir anlamda onaylamadır; O'nun rızık vericiliğini, nimet bağışlayıcılığını, karşılıksız sunuculuğunu hatırlatan bir fırsattır.

KURAN-I KERİM
FİZİLAL´İL KUR`AN TEFSİRİNİN TÜRKÇE AÇIKLAMASI
Seyyid Kutub

2. Februar 2011

Akbabalar

MISIR'da yasanan olaylar bir kez daha kanitladi ki, ABD, AB ve israil, yani bermuda seytan ücgeni, bu dünyanin basina en büyük beladirlar. Milyonlarca insan 30 senedir kendilerine zulüm eden bir diktatörün gitmesi icin canlarini ortaya koyarak mücadele edecekler, ayaklanacaklar, siz cikacaksiniz bu zalim diktatörü son ana kadar kollayacaksiniz, reformlar yapmasini tavsiye edeceksiniz. Böyle utanmazlik, böyle küstahlik, böyle seytanlik sizin ne mal oldugunuzu bir kez daha gözler önüne sermistir. Bu diktatör cikiyor elinde ABD temsilcisinin kendisine verdigi talimatlari iceren bir kagidi aliyor ve insanlara iletiyor. Bu kadar mi saf saniyorlar insanlari, bu kadar mi geri zekali bu millet de bu oyunu göremeyecek? Bu dünyayi bu zalimler iste böyle yönetiyor. Veriyorlar kuklalarin eline bir kagit, oku bakalim...zalimin zulmünü destekleyen de aliyor okuyor. Vay haline o zalimi destekleyenlerin vay haline.

Firavun'a DUR diyen MUSA (as)'a selam olsun
Nemrut'a DUR diyen IBRAHIM (as)'a selam olsun


Bati(l) medeniyetinden sesler yükselmeye basladi bile: Ne istiyorlar bu akbabalar? Demokrasi istiyorlar, ama kendilerine yakin bir demokrasi, kullanabilecekleri bir demokrasi, sömürebilecekleri, fisleyebilecekleri, altini oyabilecekleri bir demokrasi istiyorlar. Bir yasa istedikleri, daha dogrusu dayattiklari zaman o yasayi cikaracak demokrasi arzuluyorlar. Tabi buna ilk karsi cikacak hareketleri, partileri, STK'lari önceden tasfiye ediyorlar ve ülkelerin ic islerine taa demokrasi gelmeden önce karsitiklari gibi demokrasi geldikten sonra da karismak istiyorlar. Aman dikkat edelim de Müslümanlar cok güclenmesin, sonra bati medeniyeti zarar görür aman ha. CIPLAKLIK medeniyeti, ICKI, KUMAR, ZINA medeniyeti zarar görmesin telasi icerisindeler bu SAPIKLAR.

Dua edelim kardesler, ve dogrulari söylemekten, hatta haykirmaktan korkmayalim.

Bati medeniyeti iflas etmistir...STOP

Islam medeniyeti icin var gücümüzle calisalim insaALLAH

30. Januar 2011

Neler oluyor? Haberiniz var mı?

Sene 1991: Cezayir'de secimler var ve secimleri Islami Selamet Cephesi % 48 bir oranla kazaniyor, ikinci tura gecmeden ordu secimleri iptal ederek olaylara müdahele ediyor, Islami Selamet cephesi kapatiliyor.

Sene 1995: Türkiye'de Milli Görüs hareketi (Refah Partisi) secimleri % 21 ile kazaniyor, Tansu Ciller ile koalsiyon hükümeti kuruluyor. 28 Subat 1997 kararlarindan sonra Necmettin Erbakan istifasini veriyor ve Refah Partisi kapatiliyor.

Sene 2006: Filistin Özerk Bölgesinde secimler yapiliyor, ve HAMAS hareketi % 56 bir oranla tek basina iktidar olma hakki kazaniyor, ama israil devletini kabul etmedigi icin, Fetih hareketiyle anlasmazliga düsüyor ve hükümetten cekiliyor. Alinan istihbarat sonucu Gazze'de zalimlesen Fetih hareketinden yönetimi silah gücüyle devraliyor. Arkasindan israil'in saldirilari basliyor.

Sene 2009: Lübnan'da secimler oluyor, ve secimlerden önce bir haber yayinlaniyor Alman Der Spiegel dergisinde. Bu haberde secimin favorisi Hizbullah hareketine iftiralar atiliyor ve bu iftiralarla secim sonucu beklenenin aksine Hizballah'in yenilgisiyle sonuclaniyor.

Tunus ve Misir'da yasanan olaylara kisaca bir göz atmakta fayda var: Tunus'da Zeynel Abidin bin Ali tam 23 sene devlet baskani, Misir'da Hüsnü Mübarek tam 30 senedir devletin tepesinde.

Irak'ta Saddam Hüseyin 23 sene baskanlik yapti ve sonunda ABD tarafindan kalemi kirildi. Secimler yapildi Irak'ta ve ABD bir türlü istedigi hükümeti göremedi. Bunun ardindan yapilan planli saldirilarla Irak istikrarsiz hale getirilmeye calisiliyor.

Bütün yasanan olaylarin arkasinda hangi güclerin oldugunu hepimiz biliyoruz. Arastirin, ya arkasindan ABD, israil, ya da Avrupa Birligi ülkeleri cikacaktir. Yillarca sömürülmüs ülkeler artik ayaga kalkiyor, cünkü artik hic birsey gizli gizli yapilamiyor. Bütün dünyanin gözü önünde insanlarin gözünün icine baka baka yalan söyleyemiyorlar artik. Dünya dengelerini sarsan en büyük etken bu olsa gerektir. Mesela Internet.

Gelelim güncel olaylara:

Lübnan'da hükümet Hizbullah harektinin devreye girmesiyle düsürüldü. Hükümeti kurma görevi Hizbullah hareketinin de destekledigi Mikati'ye verildi. ABD ve Israil olaylari kaygiyla izlediklerini tekrar edip duruyorlar. Korkulari hep ayni. Hizbullah hareketi, arkasinda Suriye ve Iran, Ortadogu icin bir tehlike olusturuyor, daha dogrusu israil icin tehlike olusturuyor.

Dikkat edin, Ortadogu'daki tüm Islami hareketleri terörist örgütler olarak lanse ettiler, tüm dünyada bu örgütler terör örgütü olarak gösterilmek istendi yillardir. Peki neden? israil öyle istiyor da ondan. Neymis efendim? "Bizi yok etmek istiyorlar bu örgütler" Hadi ordan, siz kime yutturmaya calisiyorsunuz bu palavralari? Yemezler.

Türkiye'de STK'lara karsi yapilan aktüel operasyonlar neyin nesi diye soranlara pesinen söyleyelim. Islami hareketlerin önünü kesmek icin var gücleriyle calisan derin devletler bir bir cökecektir. Bundan hic kimsenin süphesi olmasin.

Tunus ve Misir cok önemli bir mesaj veriyor zalimlere.

NE YAPARSANIZ YAPIN DURDURAMAYACAKSINIZ !!!

Iran Cumhurbaskani Ahmedinecad bir kac gün önce yaptigi bir konusmada:
"Bakın İran her tarafı ele geçirecek" diye korku yaratmaya çalışıyorlar. Ama onlar şunu da bilsinler ki, biz daha yolun başındayız. Çünkü İran halkı dünyadaki zulüm ve adaletsizliklere karşı direnmektedir. İnkılapçı bu halk, zulüm ve adaletsizliklerin kökü dünyada kazınıncaya ve adalet bayrağı dikilinceye kadar direncini sürdürecek ve tavrından bir adım geri atma arzusunu düşmanın kursağında bırakacaktır" insaALLAH

Siz, insanlığ(ın iyiliği) için çıkarılmış hayırlı bir topluluksunuz; doğru olanı emreder, eğri olandan alıkoyarsınız ve Allah'a inanırsınız. (Al-i Imran Suresi 110. ayet)

25. Januar 2011

Mavi Marmara Almanya'da

Büyük bir skandal yasaniyor Almanya'da.

Uzun süredir meclis kulislerinde tartisilan ve son ana kadar kamuoyu olusturulmayan "Kurtlar Vadisi Filistin" filminin yayina girme arefesinde sessiz sedasiz alinan bir kararla filmin sinema yayinina izin verlmemistir. Tüm dünyada örnek olarak gösterilen Alman demokrasisi Mavi Marmara'nin aziz sehitlerinin bereketiyle büyük bir yenilgi ile karsi karsiya kalmistir.

Neden mi?

Siz getirin en yüksek degerlerinizi, demokrasi midir nedir, koyun terazinin bir kefesine, vallahi Furkan Dogan kardesminin bir damla kani diger kefede ondan daha agir gelecektir, hatta bir damla kani ile bütün sözüm ona demokratlari Firavun ve yandaslari gibi bogacaktir sehadet denizinde.

Simdi soruyorum Alaman demokrat bozuntularina: Siz engellediginizi mi saniyorsunuz simdi, fikri hür, vicdani hür, sadece ve sadece ALLAH'a kul olan, bizleri sansürlediginizi mi saniyorsunuz ey gafiller?

Mavi Marmara öyle bir Intifada ruhu olusturdu ku yüreklerimizde, Kurtlar Vadisi Filistin filmi oynamis oynamamis umurumuzda degil, anladiniz mi? Cünkü siz isteseniz de istemeseniz de biz Filistin'in kurtulusu icin en güclü silahimizi, yüregimizden kopan Sevgi'mizi ortaya koymusuz, gönül vermisiz.

Ve bekleyin, bakin göreceksiniz, Mavi Marmara ruhu Almanya'da nasil filizleniyor.

Sehadetin tasli, toz yollarinda acacaktir cicek, cicektir sehit.

SEVDALILARI PLATFORMU ALMANYA

21. Januar 2011

Almanya'da Islam medeniyeti

Bu yaziyi sevgili babacigima ithaf ediyorum

Sene 1973, Istanbul Sirkeci'den kalkan trene binen bir Anadolu yigidi, henüz 23 yasinda, Almanya'nin Recklinghausen kentine ulastiginda kendisini nelerin bekledigini heyacan icinde merak ederken arkadaslariyla kalacagi yer gösteriliyor. Yatakhanede gözleri doluyor bu gencin. Geride biraktigi ailesi geliyor aklina, ALLAH büyüktür diyor, uzaniyor yatagina, uyuyup kaliyor...




Sene 2011, 38 sene sonra. 23 yasindaki genc simdi 60 yasinda, ama yine delikanli, yine heyecanli. 38 senelik macerasini soranlara o ani yasiyormus gibi anlatiyor. Ailesini Almanya'ya getirmis, cocuklari olmus, ve ister istemez Almanya'ya yerlesmek zorunda kalmis. Para kazanip dönerim dedigi bu Anadolu insani, Alamanci oluvermis.

Gelelim konumuza:
Biliyor musunuz Almanya'da kac tane minareli camii insa ettirmis bu insanlar?
100'den fazla
Biliyor musunuz kac tane mescid acmis bu insanlar?
2.000'den fazla

Osmanli torunu diye buna derim. Öyle bir davet metodu ki, Almanlarin her defasinda bu camiilerin ve mescidlerin yanlarindan gectiklerinde, ISLAM akillarina geliyor.

Islam medeniyeti Avrupa'da meyvelerini vermeye basladigi icin taslanmakta. Islamofobia zehiri, virüsü asilanmaya calisilmaktadir...

Sevgili babacigim, sana sonsuz tesekkürlerimi sunuyorum. Bizlere öyle bir miras birakiyorsun ki, mal ve mülkden daha hayirli, elhamdulillah, bu miras Islam medeniyetidir.

Sevgili babacigim sana söz veriyoruz, biz medeniyetimize sahip cikacagiz.

ALLAH bu davaya gönül veren erlerden razi olsun. AMIN

1. Januar 2011

Mavi Marmara ve biz


Şehid Furkan Anısına Özel Ezgi
Hochgeladen von doruhaber. - Musikvideos, Sänger Interviews, Konzerte und mehr.


31 Mayıs 2010 tarihinde Gazze'ye insani yardım malzemesi götürürken İsrail saldırısına maruz kalan Mavi Marmara gemisinin Istanbul'a dönmesi büyük bir müjdenin habercisidir insaALLAH.


Bu davaya gönül veren yigitlerin bir selamidir, duasidir Mavi Marmara, Ve bir mesaj getirdi bizlere Gazze'den, Filistin'den...nedir peki bu mesaj?


Filistin özgür oluncaya kadar...karada, havada, denizde hep Gazze yankilanacak. Filistin davasina gösterilen bu ilgi ve alaka, tüm dünyada ses getirdi, en önemlisi kalplerimize bu hareket ile tekrar heyecan getirdi, ne oldugumuzu hatirlatti. Peki niye unutuyoruz? Bize hatirlatmasalar, yine unutuyoruz, yine unutuyoruz. Peki neden? Evet bu soruyu sormamiz gerekir, hem de hic özür mözür dilemeden, taa vicdanlarimizin derinliklerine inmemiz lazim. Bu ugurda canlarini veren bu yigitler kiminle kiyaslanabilir? Herhalde biz ne yaptik diye sormamiz gerekiyor? Destekledik mi bu hareketi? Dua ettik mi? Yoksa sadece seyir mi ettik? Bazen acilar gercektir...


Filistin bizim meselemizdir, ABD ve Israil'in degil. Eger kurtulacaksa, ABD ve Israil'in yardimiyla degil, bizim yardimimizla insaALLAH. Ve önce bu davayi sevmekle baslar yardim. Gelin hep birlikte bu davaya sahip cikalim, yoksa Ahmet Yasinler, Furkan Doganlar bizden hesap soracak...


Bu Ümmet Mavi Marmara ile dirilmeyecek, bu Ümmet Filistin özgür olunca dirilecek...ve bir gün Mescidi Aksa'da hep birlikte Cuma namazini kilacagimiz günler yakindir. 


Çünkü Allah ve Elçisi ve imana erenler ile dost olanlar; işte onlar, Allahın taraftarlarıdır, onlardır zafere ulaşanlar! (Maide Suresi 56. ayet)

Aziz Yoldaşım

Mukaddime 'Oku, Anla ve Yaz!'  - Peki, nasıl okuyayım? Nasıl anlayayım? Nasıl yazayım? 'Yaratan Rabb’inin adıyla Oku, y aratan R...