14. Juni 2012

Daha ne kadar uyuyacaksınız ?

Bir yolculukta uyuya kaldiniz mi hic? Elbette ya bir otobüs icerisinde, ucak, tren araba gibi vasitalarda yolculuk esnasinda yorgun düserek uyuya kaldiginiz olmustur. Veya bir yerde otobüs, ucak beklerken. Uyumanizin sebebi bekleyeceginiz zamanin uzun oldugunu bilmeniz, yorgun olmaniz, dinlenmeniz gerektigidir tabii olarak. Fitraten insanlar uyumayi bir kurtulus olarak, bir rahatlama psikolojisi, zaman gecirme gibi bir olay olarak degerlendirmekteler. Dogrudur. Simdi sizlerle paylasacagim ayeti kerimeler ne zaman indi dersiniz?

1 - Ey örtüye bürünerek saklanan Muhammed,
2 - Geceleyin biraz uyuduktan sonra kalk
3 - Gecenin yarısında uyanık ol, ya bu miktarı biraz eksilt
4 - Ya da artır da ağır ağır Kur'an oku.
5 - Çünkü biz sana sorumluluğu ağır bir söz indireceğiz.
6 - Kuşkusuz gece ibadeti, gündüze göre daha zor, fakat sözü daha etkilidir.
7 - Çünkü gündüzleri, seni uzun uzun uğraştıracak işlerin vardır.
8 - Rabbinin adını an, bütün varlığında O'na yönel
9 - O doğunun da, batının da Rabbidir, O'ndan başka ilah yoktur. O halde tek dayanağın O olsun.
(Müzzemil Suresi)

Bu ayetler daha Kuran-i Kerim'in ilk ayetleri olan IKRA (OKU) / KALK ve UYAR ayetlerinden sonra indigi Kur'an tefsirlerinden anlasiliyor.

Burada dikkat edilmesi gereken husus, gece yarisi dedigimiz zaman diliminin, herkesin uyuyup dinlendigi vakit olarak bilinmesi. Ancak bizleri yaratan Rabbimiz (cc) gündüz yerine geceyi bir egitim zamani olarak kullanilmasini tavsiye/emir buyuruyor. Ve neden geceyi, hemen onu da acikliyor...

O zaman su sonuca bir bakalim, geceyi uyuyarak, gündüzü de calisarak geciren bir insan...ibadetlerinin etkisini bir arastirsin bakalim. Sonuc gayet acik ve net. Rabbimiz (cc) "gece daha etkilidir" buyuruyor.

Bu aciklamalardan sonra tekrar konumuza dönelim:

Müslümanlar öyle bir uykuya dalmislardir ki, hem gece hem de gündüz. Gece uyku sarhoslugu, gündüz de dünya sarhoslugu. Ve bu sarhosluktan bir türlü ayilamiyor. Müslümanlar böyle sarhos sarhos dünya dertleriyle dertlenirken, Islam düsmanlari, taguti düzenler, bütün planlarini yavas yavas, ama cok etkili bir sekilde hayata geciriyorlar.

Kiyamet kopmadan UYANSAK iyi olur...cünkü korkarim kiyamet koptugunda uyandigimizda cok gec olabilir.

...velhamdulillahirabbilalemin

12. Juni 2012

...to know Him

Dear brothers and sisters,
one question is waiting to be answered. Do we know the Creator, the Ruler, the One and Only?

In order to know ALLAH (swt) we have to understand His words, the message of the Qur'an and we also have to understand the Sunnah of His prophet Muhammad (asm).
But do we really understand it? What's the reason, why so many Muslims have problems to identify themselves as "Muslims"?
Muslim means, to surrender, to submit, to bring peace into your and others heart, mind and soul, to sincere worship only to one. So the first step is to know, whom you believe in? And what's your relationship to Him.
I want to ask you, is there a difference between the sahaba (ra) and the "Muslims" today?
Yes there is.
Why the sahaba (ra) surrendered, submitted, brought peace in their and others hearts, minds and souls and sincered worship only to ALLAH (swt), fully, totally and without concessions?
I remind you, the ruling Quraisch in Mekkah, also believed in ALLAH (swt) as the creator.
We have one thing in common dear brothers and sisters, today and at the time of Mekkah before the Quran al Karim was received by Muhammad (asm):
The people of Mekkah were not FREE...and today? Ask yourself, are you free? NO
So with the revelation of the Quran al Karim, the words of ALLAH (swt) to his messenger (asm), the greatest revolution of human history began in minds and in hearts.
The revolution of Freedom to surrender, to submit only to ALLAH (swt), who ist the one and the only who deserves to do so.
Do You know that ALLAH (swt) is the one and only Who brings Freedom? Do You really know it?
Think about it.
Who brings Freedom to You?

...to be continued...


8. Juni 2012

KURAN'DA PEYGAMBER DUALARI

Hz. Nuh'un DUASI 
"Doğrusu ben yenik düştüm, artık Sen gel ve bana yardım et!" "Ey Rabbim! Yeryüzünde bu hakikati inkar edenlerden hiç kimseyi bırakma: çünkü Sen onları bırakırsan, Sana kulluk edenleri hep saptır[maya çalış]ırlar ve yalnızca fesada ve inatla sürdürülen nankörlüğe sebep olurlar. Ey Rabbim! Bana, anneme-babama, evime mümin olarak giren herkese ve [daha sonraki] bütün mümin kadınlara ve erkeklere bağışlayıcılığını göster; ve zulüm işleyenleri her zaman helake uğrat!" 
Amin Ya Rab  

Hz. Ibrahim'in DUASI
"Ey Rabbim! Burayı emin bir bölge yap ve halkından Allah'a ve Ahiret Günü'ne iman edenlere bereketli rızıklar bağışla." "Ey Rabbimiz! Bunu kabul et; Sensin her şeyi bilen, her şeyi duyan!" "Ey Rabbimiz, bizi Sana teslim olanlardan kıl ve bizim soyumuzdan. Sana teslim olacak bir topluluk çıkar, bize ibadet yollarını göster ve tevbemizi kabul et: şüphesiz yalnız Sensin tevbeleri kabul eden, rahmet dağıtan!" "Ey Rabbimiz! Soyumuz içinden onlara Senin mesajlarını iletecek, vahyi ve hikmeti öğretecek ve onları arındırıp tertemiz kılacak bir elçi çıkar: Çünkü yalnız Sensin kudret ve hikmet sahibi!" "Ey Rabbim! Bu beldeyi emin kıl; beni ve çocuklarımı putlara tapmaktan ebediyyen uzak tut! Çünkü, ey Rabbim, bu [tapınma nesneleri] gerçekten, insanlardan pek çoğunu yoldan çıkardı!"Bunun içindir ki, [yalnızca tebliğ ettiğim dinde] bana uyan kimse gerçekten bendendir; bana baş kaldırana gelince, şüphesiz Sen çok acıyan, esirgeyen gerçek bağışlayıcısın! "Ey Rabbimiz! Soyumdan bazılarını ekilebilir toprağı olmayan bir vadiye, Senin kutsal evinin yakınına yerleştirdim ki, ey Rabbimiz, salâtı devamlılık ve duyarlılık içinde yerine getirsinler; öyleyse, insanların kalplerini onlara doğru meylettir; ve onlara verimli, bereketli rızıklar bahşet ki şükretsinler. "Ey Rabbimiz! Şüphesiz, gizlediğimizi de, açığa vurduğumuzu da bilen Sensin: Çünkü yerde ve gökte olan hiçbir şey Allah'tan gizli kalmaz." "En içten övgüler, kocamış halimle bana İsmail ile İshâk'ı armağan eden Allah'a özgüdür! Duaları, yakarışları işiten elbette benim Rabbimdir: [O halde] Ey Rabbim, beni ve soyumdan gelen insanları salâtta devamlı ve duyarlı kıl! "Ve, ey Rabbimiz, bu duamı kabul buyur: Rabbimiz! Hesabın görüleceği Gün, beni, anamı-babamı ve bütün müminleri bağışla!" 
Amin Ya Rab  

Hz. Süleyman'in DUASI 
"Ey Rabbim! İçimde öyle düşünceler uyandır ki, bana ve ana-babama bahşettiğin nimetler için sana hep şükreden biri olayım; ve hep Senin hoşnut olacağın dürüst ve erdemli işler yapıyor olayım; ve beni, rahmetinle, dürüst ve erdemli kulların arasına sok!" 
Amin Ya Rab  

Hz. Musa'nin DUASI
"Ey Rabbim! İçimi [Senin aydınlığınla] genişlet; görevimi bana kolaylaştır; dilimdeki düğümü çöz ki söyleyeceklerimi tam olarak anlayabilsinler ve bana yakınlarımın arasından yükümü paylaşacak bir yardımcı tayin et: Kardeşim Harun'u (mesela); o'nunla benim gücümü pekiştir ve görevimden o'na da pay ver ki, [birlikte] Senin yüceler yücesi adını (insanların katında) daha yükseklere çıkaralım, ve Seni sürekli analım! Muhakkak ki, Sen bizi bütün varlığımızla görmektesin!" 
Amin Ya Rab

24. Mai 2012

İman-Emânet-İmtihan İlişkisi

İman kelimesi ile emânet kelimesi aynı kökü paylaşan, birbiriyle çok yakın anlam ilişkileri olan iki kavramdır. İman sahibine mü'min denir ki, bir anlamı da emânet taşıyan kişi demektir. İman sahibi kişi, yani mü'min, hem inandığı gücün sağladığı güvenin içinde emin olan; hem de kendisi başkalarına güven veren demektir. Emânetin lügat mânâsı "eminlik", "birisine koruması için bırakılan şey." Eminliğin zıddı, hıyânet; yani, emâneti korumamak, onu emânet edenin değil de, kendi nefsinin arzu ettiği gibi harcamak. Emânet, irâde sahibine verilir. "Ben" diyebilmek büyük bir nimet olduğu gibi, müthiş de bir imtihan. Sonu zâlim ve câhil olmaya çıkabilecek bir çetin soru. İşte gökler, yer ve dağlar bu "ene" imtihanından, yani "ben" demekten sakınmışlar... 

Bu ön bilgiden sonra, bu konuyu bir kac örnek ile ele alalim:
Yasadigimiz toplumda, bir insanin sahip oldugu bir cok seyi "bu benimdir" diyerek sahiplenmesi fitrat geregi olsa bile, üzerinde durulmasi gereken konu, insanin sahip oldugu seyin bir emanet olarak verilmis olmasidir. Zira, insana verilen her ne var ise, Halikimiz (yaraticimiz) olan yüceler yücesi Rabbimizin (cc) insana bir ikramidir, ve dünya üzerinde gecicidir. Ölüm ile noktalanan dünya hayatinda insan, emanetlere müdahele sansini da ayni zamanda kaybetmektedir. Kisacasi her bir emanetin takvimi ölüme kadar islemektedir. Bu takvimin ne zaman sona erdigi ise bilinmemektedir. Emanetin ne denli bir imtihan oldugunu anlamamiz icin, ölümün her an gelebilecegini tefekkür ederek sorumluluklarimizi Mü'min (IMAN eden), yani Emanet tasiyan olarak, her yeni günde hatirlamamiz gerekmektedir. 

Emanet noktasinda öncelikli düsünmemiz gereken mesele, ALLAH'in bizlere sectigi yasam bicimi olan, ALLAH'a teslimiyet meselesidir (Islam). Bu yasam bicimine kayitsiz sartsiz teslim olmus (sahitlik etmis) IMAN sahipleri, bu emaneti yüklenmis demektir. Hakeza, ALLAH'in bizlere indirdigi mubarek Kur-an'i, ve gönderdigi sevgili Peygamberimiz'i (asm) de bir kilavuz, bir rehber olarak kabul etmemiz kacinilmaz bir sarttir. 

Islam dairesine girmis, emaneti yüklenmis (IMAN etmis) ve bu dairede kendisine nasil hareket edilecegi teblig edilmis Mü'min bundan sonraki hak talebinde, yani sahip oldugu ev, esya, es, is gibi meselelerde alemlerin Rabbi olan ALLAH'a (cc) danismak ve O'nun emirleri ve yasaklarina riayet etmekle yükümlüdür, pratikte de gönderilmis Elci'ye (asm) uymak durumundadir.

Bu vesileyle, Rasulullah (asm)'in hayatina baktigimizda, emanetin ne denli hassas bir nokta oldugunu her defasinda müsahede ediyoruz. Mal paylasiminda (miras), aile hukukunda, komsuluk iliskilerinde, ticaret, insan haklari, özgürlükler, vs. Insan hayatini ilgilendiren her konuda Rasulullah (asm) bu emanete Kur'an destekli vurgu yapmis, sahabelerine bu emanetin kutsal ve vazgecilmez oldugunu ögretmistir. 

Unutmayalim ki, ALLAH (cc) emanet edendir, yani el-Mü'min'dir, ve bu emanete sahip cikilmasi icin en hayirli insan olan, tüm alemlere rahmet olan, Habibini (asm) insanlara göndermistir.

Onda (asm) bizim icin, ALLAH'a kavusmayi, ahiret gününe kavusmayi umanlar icin, ve ALLAH'i cok zikredenler icin, ALLAH'a hayatinin her alaninda teslim olanlar icin, güzel bir örnek vardir. (Ahzab/21)
Recep ve Saban aylarını bize mübarek kıl ve bizi Ramazan ayına kavuştur. Ya ALLAH...

22. Mai 2012

DURMADIK

Bu yolculuk bizleri bir yere götürüyor
Sevdik, sevildik, dövdük, dövüldük
Durmadan yolumuza devam ediyoruz
Durduramayacaklar, zalime DUR diyecegiz

Hep özledik, ufukta batan günesi izledik
Ilkbahar, sonbahar dinlemeden
Her yeni günde gözlerimizi umutla actik
Bismillah dedikce kim durabilir karsimizda

Bize gelen ALLAH'tan gelir, giden bizden gider
Var ya, ne gelirse gelsin raziyiz, O da razi olsun
Giden O'nun davasi ugruna gitsin, üzülmeyin
Durdurduk sananlar iyi bilsinler ki, DURMADIK

16. Mai 2012

Necaşi Eshame bin Ebcer (ra)

Sene 614 ve Habesistan, yani günümüzde Etyopya topraklarina tekabul eden Afrika diyari, Krallik ile idare edilir ve bu topraklarda Isevilik, daha dogrusu Hristiyanlik hakimdir. O zamanda kaynaklara göre Hristiyanlik Teslis/Ücleme anlamina gelen bozulma iyice kök salmis, Isa (as) ALLAH'in ogludur (hasa) inanci hakim olmustur. Hristiyanlik inanci Isa (as)'in Rabbimiz (cc) tarafindan göge cikarilmasindan sonra cok cabuk bir sekilde Tarsus'lu Pavlus tarafindan Iseviligin yerine konulmustur (bkz. http://tr.wikipedia.org/wiki/Pavlus). Isa'nin (as) yolundan gidenlere Hristiyan denilmsitir (bu konuda ayrica Mevdudi'nin kaynklarina bakmanizi tavsiye ediyoruz).

Habesistan krallarina "Necasi" denirdi. Krallardan biri de Ebcer idi. Ve bu kralin tek bir oglu, Eshame idi. Habesistan'in ileri gelenleri tek oglu olan Ebcer'i saltanati yok edecek/olacak kaygisiyla öldürürler ve on iki oglu olan Ebcer'in kardesini tahta oturturlar. Eshame amcasinin himayesinde büyüyecektir. Cok cabuk amcasinin gönlünü kazanacaktir Zira Eshame, parlak bir zeka, sahane bir anlayis, güzel bir konusmaya sahiptir ve essiz bir sahsiyet olmaya aday bir genctir. Bunu kesfeden amcasi, ona diger ogullarindan daha cok ehemmiyet verecektir.

Bunu gören Habesistan'in ileri gelenleri Eshame'nin saltanatin basina gecip kendilerinden intikam almalarindan korkarak, amcasindan kendisini ülkeden uzaklastirmasini, sürgün etmesini isterler. Amcasi baskilara dayanamayarak Eshame'yi yanindan uzaklastirir. Amcasi öldükten sonra Eshame, amca ogullarinin tahta sahip cikamamalari sonucu, kaos ve anarsinin hüküm sürdügü Habesistan'in krali, yani Necasi'si olur. Habesistan halki ona biat eder ve o da ülkeyi ustalikla ve hikmetle yönetir.

Bu sirada Rasulullah (asm)'a risalet görevi verilir ALLAH (cc) tarafindan ve ilk Müslümanlar'in gördügü iskence sonucu Habesitan'a hicret etme izni cikar. Efendimiz (asm) Necasi Eshame bin Ebcer'in himayesi altina girmelerini emreder 80 kisilik ilk kafileye.

Müslümanlarin Habesistan'a gecmelerinden sonra zalim Kureys iki adamini 80 kisiyi geri getirmek icin Habesistan'a gönderir. Gönderdikleri adamlardan biri Necasi'yi sahsen taniyan ve dostluk iliskisi bulunan biridir. Öncelikle kamuoyu baskisi altina almak isterler Habesistan'i, ve ilk görüstükleri kimseler patriklerdir. Onlara hediyler vererek desteklerini kazanirlar. Daha sonra Necasi'ye sikayetlerini bildirirler. Mekke'li Müslümanlari yeni bir din uydurmakla suclarlar, ve onlarin Kureyslilere teslim edilmesini teklif ederler. Kendisi de ALLAH'in (cc) lutfuyla sürülmüs, daha sonra memleketine ALLAH'in (cc) yardimiyla dönmüs Necasi, zulüm etmekten korktugu icin Mekke'li Müslümanlar'i dinlemeye karar verir.

Necasi'nin karsisinda secdeye kapilmayan Müslümanlar'in cesareti Necasi'yi sasirtir ve aldigi cevap ile, yani sadece ve sadece ALLAH'a (cc) secde edeceklerini söyleyen Müslümanlar'a saygi gösterir.

Müslümanlarin Tevhid'e yani ALLAH'tan baska ilah tanimama, ve gönderdigi elcilerini, Isa (as) ve Muhammed (asm)'a bagliliklarini Necasi karsisinda yinelemeleriyle Necasi kalpten gelen teslimiyetini tüm Habesistan halki karsisinda zamanla acik bir sekilde tasdik ve ispat eder.

Kureysliler ise agir bir darbe alarak Mekke'ye geri döneceklerdir.

devam edecek insaALLAH

4. Mai 2012

ISLAM Sözleşmesi (1)

Satış Sözleşmesi (mesela araba, arsa, ev)
Kira Sözleşmesi (mesela araba, arsa, ev)
Hizmet Sözleşmesi (mesela iş)
Kredi sözleşmesi
Garanti sözleşmesi   

Bu sözlesmelerin bir veya daha fazlasi hayatimizda mutlaka önümüze gelmis, sartlar müzakere edilmis, uygun görüldügünde imzalanmistir, veya müzakere sonucsuz kalmis, sözlesme kabul edilmemistir.

Islam (teslimiyet) sözleşmesinin birinci sarti olan Kelime-i Şehadet, hem aklen, hem de kalben bir insanin tüm alemlerin Rabbi olan ALLAH'a baglanmasini tescil eder. 

ALLAH (cc) bu sarti kabul eden ve bunu hem diliyle hem de kalbiyle tasdik eden her insani Müslüman, yani ALLAH'a (cc) teslim olan olarak katinda kabul eder.

Tabiri caiz ise, insani KUL olma işine alir. Bundan sonra insan kul olma görevine getirilir. iş veren tüm alemlerin Yaraticisi, Yöneticisi olan ALLAH'tir (cc).

Kulluk sözlesmesinin, birinci sartini yerine getiren insan ünvan olarak ALLAH'in Kuran-i Keriminde "Ben sizleri Müslüman (Bana teslim olan) olarak isimlendirdim/görevlendirdim. (HAC Suresi 78. ayet)" alir ve görevine baslayabilir. Müslüman kul göreve baslamadan önce ALLAH (cc) bir Mukaddime'de bulunur ve kuluna öyle bir motivasyon verir ki, bu motivasyonu ancak Rahman ve Rahim olan ALLAH (cc) verebilir:

Ve Allah'ın dâvâsı için, O'nun yolunda gösterilmesi gereken en zorlu, en üstün çabalara girişin; [mesajına muhatap ve taşıyıcı olarak] sizi seçen ve din konusunda üzerinize bir zorluk, bir güçlük yüklemeyen O'dur: [ve size] atanız İbrahim'in inancını [izlemeyi öneren de O]. Elçi'nin sizin önünüzde ve sizin de tüm insanlığın önünde gerçeğe tanık olmanız için geçmiş çağlarda da, bu ilahî mesajda da, sizi “kendilerini yürekten Allaha teslim edenler” (MÜSLÜMAN) diye isimlendiren O'dur. Öyleyse, salâtta (NAMAZ'da) devamlı ve duyarlı olun, arınmak için verilmesi gerekeni verin ve sımsıkı Allah'a bağlanın. Sizin gerçek Efendiniz O'dur; ne üstün, ne yüce Efendi; ne üstün, ne yüce Yardımcı! 

Bir "patron" düsünün ki, işcisinin her an yaninda, ve her konuda yardimcisi. Bu "patron"'un istedigi sadece birinci sart olan Kelime-i Sehadeti muhafaza, yani tüm alemlerin Rabbi olan ALLAH'i (cc) tek ilah olarak kabul etmek, ve O'nun gönderdigi Rasulleri tanimak. Bu sarta, bu ilkeye bagli kalan her insana iş garantisi veren bir "patron" Böyle güzel bir sözlesme ancak ve ancak bütün noksanliklardan münezzeh (uzak) olan ALLAH'in (cc) sanina yakisir. 

ALLAH'in melekleri hayranlikla daha yeni işe baslayan görevlilere söyle seslenirler: 
"Yeni göreviniz hayirli olsun." 

Artik insan görevinin basina gecer ve sözlesmenin iceriginde yer alan ikinci sarti olan NAMAZ vazifesini yerine getirmek icin kollari sivar.


velhamdulillahirabbilalemin 

3. Mai 2012

ALLAH'a teslimiyet (ISLAM) ‏إسلام‎

"Bugün dininizi sizin için kemale erdirdim, nimetlerimin tamamını size bahşettim ve Bana teslimiyeti (Islâm) sizin dininiz olarak belirledim." Maide (3)

Bütün benliğini Allah'a teslim eden, daima iyilik yapan ve her türlü bâtıldan yüz çeviren İbrahim'in inanç sistemine -Allah'ın o'nu sevgisiyle yücelttiğini görerek- uyan kişiden daha iyi iman sahibi kim vardır? Nisa (125)
      
De ki: "Biz, Allah'a; bize indirilene; İbrahim'e, İsmail'e, İshâk'a, Yakub'a ve o'nun neslinden gelenlere indirilene; Rableri tarafından Musa'ya, İsa'ya ve tüm peygamberlere bahşedilene inanırız; onlar arasında hiçbir ayrım yapmayız. Ve kendimizi O'na teslim ederiz." Ali İmran (84)

Kim Allah'a teslimiyetten başka bir din ararsa, bu kendisinden asla kabul edilmeyecek ve o, ahirette kaybedenlerden olacaktır. Ali İmran (85)
    
İbrahim, ne bir "Yahudi", ne de "Hristiyan" idi, ama kendini Allah'a teslim ederek her türlü bâtıldan yüz çevirmiş biriydi; ve O'ndan başka bir şeye ilahlık yakıştıranlardan değildi. Ali İmran (67)
     
De ki: "Ey geçmiş vahyin izleyicileri! Sizinle bizim aramızdaki şu ortak ilkeye gelin: Allah'tan başka kimseye kulluk etmeyeceğiz, O'ndan başka hiçbir şeye ilahlık yakıştırmayacağız ve Allah ile birlikte insanları rab edinmeyeceğiz." Ve eğer yüz çevirirlerse de ki: "Şahit olun ki biz kendimizi O'na teslim etmişiz!" Ali İmran (64)   
     
İsa, onların hakikati reddettiklerinin farkına varınca sordu: "Kim Allah yolunda benim yardımcılarım olacak?" Beyazlara bürünmüş olanlar cevap verdi: "Biz, [Allah yolunda] senin yardımcıların olacağız! Biz Allah'a inanırız: Sen de şahit ol, biz O'na teslim olmuşuz! Ali İmran (52)
   
O halde [ey Peygamber,] seninle tartışanlara de ki: "Ben tüm benliğimi Allah'a teslim ettim ve bana tâbi olan herkes [de öyle yaptı]!" Daha önce vahiy verilmiş olanlara ve kitap ile ilgisi olmayanlara sor: "Siz [de] kendinizi O'na teslim ettiniz mi?" Ve eğer O'na teslim olurlarsa muhakkak doğru yol üzerindedirler; ama yüz çevirirlerse, unutma ki senin görevin sadece mesajı iletmektir: zira Allah, yarattıklarını[n kalplerindeki her şeyi] görür. Ali İmran (20)
     
Allah nezdinde tek [hak] din, [insanın] O'na teslimiyetidir; daha önce vahiy verilenler, kıskançlıklarından dolayı, kendilerine [hakikat] bilgi[si] geldikten sonra [bu konuda] farklı görüşlere sarıldılar. Allah'ın mesajlarının doğruluğunu inkar edenlere gelince; unutma, Allah hesap görmede hızlıdır. Ali İmran (19)
    
De ki: "Hayat veren ve hiçbir şeye muhtaç olmayan O dururken göklerin ve yerin yaratıcısı olan Allah'tan başka birini mi dost edineceğim?" De ki: "Ben, Allah'a teslim olanların öncüsü olmakla emrolundum, Allah'tan başkasına ilahlık yakıştıranlar arasında bulunmakla değil". Enam (14)
     
DE Kİ: "Biz, Allah'ın yerine bize ne faydası dokunan ne de zarar verebilen şeylere mi yalvaralım? Ve Allah bizi doğru yola ilettikten sonra topuklarımızın üzerinde gerisin geri mi dönelim? Tıpkı kendisini doğru yola çağıran arkadaşları [uzaktan] "Bizimle gel!" diye seslendikleri halde şeytanların ayartmasına kapılıp dünyevî zevkler peşinde körü körüne koşturan kimse gibi (mi olalım?)" De ki: "Şüphe yok ki Allah'ın rehberliği, yegâne rehberliktir; ve biz, kendimizi bütün âlemlerin Rabbine teslim etmekle emrolunduk, Enam (71)
   
Allah kimi doğru yola ulaştırmak isterse, kalbini [O'na] teslim olma arzusuyla genişletir; kimin de sapmasına izin verirse onun kalbini daraltır ve sıkıştırır, adeta göklere tırmanıyormuş gibi: böylece Allah, inanmayanları dehşete düşürür. Enam (125)
   
Fakat sen yine de Rabbinin yüceliğini, sınırsız kudret ve kemalini övgüyle an; [O'nun huzurunda] teslimiyet içinde yere kapanan kimselerden ol, Hicr (98)
            
Ve Allah'ın dâvâsı için, O'nun yolunda gösterilmesi gereken en zorlu, en üstün çabalara girişin; [mesajına muhatap ve taşıyıcı olarak] sizi seçen ve din konusunda üzerinize bir zorluk, bir güçlük yüklemeyen O'dur: [ve size] atanız İbrahim'in inancını [izlemeyi öneren de O]. Elçi'nin sizin önünüzde ve sizin de tüm insanlığın önünde gerçeğe tanık olmanız için geçmiş çağlarda da, bu ilahî mesajda da, sizi "kendilerini yürekten Allaha teslim edenler" diye isimlendiren O'dur.Öyleyse, salâtta devamlı ve duyarlı olun, arınmak için verilmesi gerekeni verin ve sımsıkı Allah'a bağlanın. Sizin gerçek Efendiniz O'dur; ne üstün, ne yüce Efendi; ne üstün, ne yüce Yardımcı! Hac (78)
 
GERÇEK ŞU Kİ, Allah'a teslim olmuş bütün erkekler ve kadınlar, inanan bütün erkekler ve kadınlar, kendilerini adamış bütün erkekler ve kadınlar, sözlerine sadık bütün erkekler ve kadınlar, sıkıntılara göğüs geren bütün erkekler ve kadınlar, [Allah'ın karşısında] güçsüzlüğünü anlayan bütün erkekler ve kadınlar, karşılıksız yardımda bulunan bütün erkekler ve kadınlar, nefislerini kontrol eden bütün erkekler ve kadınlar, iffetleri üzerine titreyen bütün erkekler ve kadınlar ve Allah'ı durmaksızın anan bütün erkekler ve kadınlar için, (evet,) bunlar[ın tümü] için Allah, mağfiret ve büyük bir mükafat hazırlamıştır. Ahzab (35)
              
De ki: "Rabbimden bana hakikatin bütün kanıtları verildiği için, Allah'ı bırakıp da yalvardığınız varlıklar[dan hiç birine] kulluk yapamam; ben âlemlerin Rabbine kendimi teslim etmekle emrolunmuşum". Mumin (66)
   
Ey imana ermiş olanlar! Allah'a kendinizi tam olarak teslim edin ve şeytanın ardından gitmeyin, zira o sizin apaçık düşmanınızdır. Bakara (208)
             
Rabbi o'na "Bana teslim ol!" dediğinde; "[Sana], bütün âlemlerin Rabbine teslim oldum!" diye cevap verdi. Bakara (131)
      
Yakup gibi İbrahim de çocuklarına şu vasiyette bulundu: "Evlatlarım! Bakın, Allah size en saf ve temiz inancı bahşetti; öyleyse O'na teslim olmadan ölümün sizi alt etmesine izin vermeyin." Bakara (132)
             
Evet, gerçekten her kim tüm benliğini Allah'a teslim eder ve iyilik yapanlardan olursa, Rabbi katında mükafatını görecektir; ve böyleleri ne korkacak, ne de üzülecekler. Bakara (112)

"Ey Rabbimiz, bizi Sana teslim olanlardan kıl ve bizim soyumuzdan Sana teslim olacak bir topluluk çıkar, bize ibadet yollarını göster ve tevbemizi kabul et: şüphesiz yalnız Sensin tevbeleri kabul eden, rahmet dağıtan!" Bakara (128)

16. März 2012

Cemaatler arası psikolojik savaş (2)


AK Parti Türkiye'dir ! videosunu izleyin öncelikle...

Kutlu Dogum Haftasi, Türkce Olimpiyatlari, Peygamber Sevdalilari, yani Diyanet Isleri Baskanligi, Gülen Cemaati ve dogudaki Kürt kökenli Müslümanlar, özellikle AK Parti iktidari dönemlerinde Türkiye'de önemli organizasyonlara imza atmislardir. Kutlu Dogum Haftasi geleneksel olarak tüm il ve ilcelerde Diyanet Isleri Baskanliginin öncülügünde kutlanmaktadir. Gülen Cemaati, Türkce Olimpiyatlariyla tüm dünyadan cocuklarin katildigi, ve Islami kesimlerin yogun ragbet gösterdigi bir organizasyon haline gelmistir. Peygamber Sevdalilari Platformu, dogu ve güneydogu illerinde meydanlara inerek milyonluk mitingler düzenlemislerdir.
Acikcasi daha nice cemaatler Türkiye'nin hemen hemen her il ve ilcesinde proje üstüne proje gelistirmektedir. Bunlardan bir kac tanesini sayacak olursak, öne cikanlardan bir kaci, 81 ilde 81 sahabe, Namaz Gönüllüleri Platformu, konferanslar, seminerler vs. En önemlisi de yazili ve görsel medyadan ziyade her bir cemaatin kendi konferans salonlari mevcuttur ve bunun yaninda "medrese" hazirliklari da devam etmektedir.
Bu calismalarin her biri tek bir kelime altinda özetlenebilir. HiZMET. Nitekim cemaatlerin bir cogu söylemlerini HiZMET olarak degistirmislerdir. Bunun arka planinda yine AK Parti iktidarinin empozesi vardir, cünkü AK Parti iktidari anlayis olarak ne kadar Muhafazakar Demokratligi benimsemis olsa da, kök olarak Milli Görüs geleneginden gelmektedir ve hedefi Islam Birligi olan bir zihniyetin agir bastigi kadrolara sahiptir. Buraya kadar hersey cok verimli ilerliyor denebilir. Bunu vatandaslar görüyor ve yapilan calismalari takdir ediyorlar. Ama gelin görün ki, yapilan bu hizmetler AK Parti iktidarina mal ediliyor, ve tam bu noktada dikkat edilmesi gereken bir husus var:
AK Parti iktidari, Basbakan R. Tayyip Erdogan'nin sahsinda bir cemaatin lideri degildir, ama öyle algilanmaktadir. Basbakan bugün var, yarin yok. Meselenin ic yüzü de tam burada ortaya cikiyor. AK Parti iktidari birlik ver beraberligi sagladi, dogrudur, ama AK Parti iktidari giderse ne olacak?
Diyanet Isleri Baskani Mehmet Görmez bu noksanligi görmektedir, ve son yaptigi aciklamada tüm dünya Müslümanlarinin Islam alimleri yetistirmesini tavsiye etmektedir.
Ümmet-i Muhammed'in alimleri, bütün dünyadaki Müslümanlari kucaklayacak, yarinin imamlarini veya halifelerini sececek kabiliyette yetistirilmesi gerekmektedir ki, Ümmet-i Muhammed tekrar sahlanisa gecsin. Kurtulus siyasilere umut baglayarak degil, tüm cemaatlerin birbirine saygili, seffaf ve yardimci, Islam Ümmeti'nin tekrar Ümmet olmasi ve tüm dünya halklarina kucak acmasi, dünya ve ahirette tek kurtulusun ALLAH''in insanlara din olarak sectigi ISLAM'a, yani ALLAH'a teslimiyete kosmasi ile mümkün olacaktir insaALLAH.


14. März 2012

Cemaatler arası psikolojik savaş (1)

rant yarışı mı, hayır yarışı mı ?


 
Günümüzde yasanan cemaatler arasi sorunlara göz atmak gerekirse, güncel bir olayi sizinle paylasmayi uygun görüyoruz. Malumunuz AK Parti iktidari özgürlükler noktasinda BATI medeniyetini örnek alarak Türkiye Cumhuriyeti vatandaslarina bir takim haklar sunmustur ki, bu haklar esasen temel insan hakki ve hürriyetleri cercevesinde degerlendirildiginde, olagandir. Bütün dünyayi saran BATI egemenligi, Osmanli'nin yikilmasindan sonra kendi standartlarini dünya kamuoyuna sistematik ve medaytik bir sekilde yerlestirmis, 1948'de insan haklari evrensel bildirgesi ismi altinda dünya ülkelerine bunu empoze etmekle kalmamis, ayni zamanda bir ülkenin nasil yönetilmesi gerektigini de cesitli legal ve illegal yollarla dayatmistir. Gelin görün ki egemen gücler 2. dünya savasindan sonra bu bildirgeyi sadece gerekli gördüklerinde, yani kendi cikarlarina göre yorumlamislar, kimilerine sagci, solcu, komünist, demokrat, ve sayamayacagimiz nice bloklasmalarda birbirilerine suc duyurularinda bulunmuslardir. Ve ne yazikki bu bloklasmalar sonucu catismalar cikmis, kaybedenler hep masum insanlar olmustur. Bütün bu bloklasmalarin arkasindan tek bir güc manevi olarak ayakta kalmayi basarmistir: Osmanli yikilmis, hilafet kaldirilmis, Ümmet sinirlari gitmis, devlet sinirlari cizilmis ve Islam birligi parcalanmis, ama yine de Müslümanlar maneviyatini korumayi basarabilmislerdir. Bu, Alemlerin Rabbi'nin (cc) samimi kullarina bir lütfudur biiznillah. Zira zalimin zulmünün yaninda, takva sahibi Mü'min ve de Mü'mine Müslümanlarin ALLAH'i (cc) vardir elhamdulillah. Tekrar Türkiye Cumhuriyeti'ne dönecek olursak, son 10 senede AK Parti iktidari 80 senedir ülkeyi soyup sogana ceviren CHP zihniyetine karsi mücadele etmis, devleti dikta rejiminden bir nebze olsun adalet ve cogulculuk prensibine dogru kaydirmistir. Ve bunun sonucu olarak suc islememis bütün gruplara gün dogmustur. Türkiye'de A'dan Z'ye herkesi bir cati altinda birlestirmek isteyen AK Parti iktidari, bunu, oy oranlarina bakildiginda, 10 senede basarmistir. Gelin görün ki, 100 senedir parca parca olan Ümmet özlemi gitmis, yerini iktidara yamanmaya calisan sayisiz gruplar adeta bir ic savasa girismislerdir. Bu gruplarin birinci hedefi gayet tabii kendi cemaatlerini, vakiflarini, derneklerini kisacasi can damarlarini muhafaza etmek ve iktidarda söz sahibi olabilmek olarak özetlenebilir. Elbette ALLAH rizasi icin calisan Islam cemaatleri ister istemez bir rantin icine girmislerdir böylelikle. Ve yine gayet tabii bir cok cemaat, cemaat olmaktan cikmis, camia haline gelmistir. Tam da bu noktada kirilma basliyor kanaatimizce. Basta bütün cemaatlerin hedefi Islam'a tarafsiz bir sekilde hizmet iken, iktidarin bir parcasi oluyorlar, isteseler de istemeseler de.

7. März 2012

ALLAHUEKBER



"Allah'ım hamd sanadır. Sen göklerin, yeryüzünün ve bunlarda bulunanların nurusun. Hamd sanadır. Sen göklerin yeryüzünün ve onlarda bulunanların hakimisin. Hamd sanadır. Gerçek Hak sensin. Senin verdiğin söz hak ve gerçektir. Sözün doğru ve haktır. Sana kavuşmak hak ve gerçektir. Cennet haktır ve vardır, cehennem de haktır ve gerçektir. Peygamberler haktırlar, doğruyu söylemişlerdir. Muhammed de doğruyu söylemiştir. Kıyamet günü doğrudur mutlaka gelecektir. Allah'ım sana teslim oldum. Sana inandım. Sana güvendim. Sana döndüm. Senin yardımınla savaştım. Senin hükmüne başvurdum. Benim geçmiş ve gelecek günahlarımı bağışla. Gizli ve açık yaptıklarımı affet. Sen benim ilahımsın. Senden başka hiçbir ilah yoktur. Güç ve kuvvet ancak ve ancak yüce ve ulu Allah'a aittir."

2. März 2012

Eğlence değil ILIM gerek ILIM

 Pasiflik, cagimizda en büyük hastaliklardan bir tanesidir.
Aktif olmayan, aksiyon ve maceraya adim atmaktan ziyade careyi kendilerini sinemada aksiyon filmi, veya bilgisayar baslarinda sanal savas meydanlarinda bulan bir genclik duruyor önümüzde. HIPNOZ, BÜYÜ, SIHIR, hepsi artik avuc ici kadar kücücük ekranlarda. Hakeza CHAT, FLÖRT, SANAL SEHIRLER, akliniza ne gelirse, hayal gücünün ulastigi yere kadar, yani ne ararsaniz bir TIK kadar parmaklarinizin ucunda.

Dava'ya hizmet adi altinda Twitter, Facebook gibi sosyal medya sitelerinde degisik yöntemler denenir oldu. Tabi bunun etkisi ayri bir tartisma konusu. Video paylasim sitesi Youtube bu konuda cok faydali olmustur ama sosyal medya ne yazikki asosyal medya halini almistir. Simdilerde Islami bir FACEBOOK yayina girecek haberleri beni sasirtmadi acikcasi. Müslümanlari pasifize etmekten daha kolay ne var?
Aktif dava adamlarinin basarisini en iyi bilen ve gören Islam düsmanlari, en basta böyle adamlari kendi sistemleri icerisine cekme gayreti icerisine girer.

Teknolojik cagda, mucitlerin insanlara sundugu "Entertainment", yani eglence modelllerine baktigimizda bu konuda hep bir artis gözlemlenmekte. Egitim modellerine kadar giren bu "eglence" modelleri, Dava adamina ne büyük zararlar verdi gelin hep birlikte analiz edelim.

Rabbimiz (cc) ne buyuruyor Kur'an-i Keriminde? Alak Suresine bakiniz:

Oku !!!
Oku, çünkü Rabbin Sonsuz Kerem Sahibidir,
[insana] kalemi kullanmayı öğretendir, (yani Kalem ile ögreten, egiten, insana bilmediğini bildiren Rabbin, en büyük kerem sahibidir, Kalemle yazmayı öğretendir.

Burada Rabbimiz acik bir sekilde, hem de daha ilk inen ayetlerde, bizlere su mesaji veriyor:

Üstad Seyyid Kutub Fizilal'il Kur'an tefsirinde

"Kalemle" öğretme gerçeği ortaya çıkmaktadır. Çünkü kalem eskiden olduğu gibi bugün de, insan hayatına en geniş ve en derin etkiyi yapmış ve yapan öğretim aracıdır. O zamanlar bu gerçek şu anda bizim gördüğümüz ve insan hayatında bildiğimiz biçimi ile bu açıklıkta değildi. Ama yüce Allah kalemin değerini biliyor ve insanlığa gelen en son kutsal mesajın inmeye başladığı ilk anda ve Kur'an'ın ilk suresinde kalemin önemine dikkatleri çekiyordu.

Kisacasi KALEM = ILIM ve bu ILIM eger TEVHID ile birlesirse nelerin olacagini Seytan aleyhillane ve onun dostlari cok iyi bilmektedirler. BATI(L) medeniyeti, Islam ilimlerini ellerine gecirdikten sonra hizli bir sekilde endüstrilesme ve teknolojik gelisime caglarina götürmüstür, ve bunu yaparken hic bir sekilde zulüm etmekten geri durmamistir. Tam aksine bu ilerlemeyi masum insanlarin kani üzerinden gerceklestirmislerdir.

Sonuc: Dünya üzerinde zalimlere DUR diyen Müslümanlar, bundan sonraki sürecte KALEM = ILIM = KURAN ekseninde hep birlikte Resulullah (asm)'in ögrettigi sekilde yeniden YA ALLAH BISMILLAH diyerek Ümmet olma yolunda gayret göstermeliler, bunu da BiR ve BERABER olarak, KARDES olarak...zalim tagutlarin oyunlarina, planlarina gelmeyerek.

Rabbimiz (cc) bizleri bu yolda muvaffak kilsin. Amin

velhamdulillahirabbilalemin





10. Februar 2012

Sevgilinize hediye vermeden önce...

Cenâb-ı Hak, insanın kalbine sonsuz bir muhabbet kabiliyeti yerleştirmiştir. Bu sonsuz muhabbet, ancak zât ve sıfatlarıyla sonsuz kemâlde bulunan Allah içindir. Yâni, insana lütfedilen bu sevgi kabiliyeti Allah’ı sevmek içindir.

Allah’ı sevmenin nasıl olacağına gelince, bu hususta Kur’ân-ı Kerim şu ölçüyü koymuştur:

“De ki: Eğer Allah’a muhabbetiniz varsa hemen bana uyun ki, Allah da sizleri sevsin ve suçlarınızı affetmekle örtsün. Allah Gafûr’dur, Rahîm’dir.” (Âl-i İmrân Sûresi, 31 )

Yukarıdaki ayet-i kerimenin tefsirinde şöyle buyurulmaktadır:

“Allah’a (c.c.) imanınız varsa, elbette Allah’ı seveceksiniz. Madem Allah’ı seveceksiniz, Allah’ın sevdiği tarzı yapacaksınız. Ve o sevdiği tarz ise Allah’ın sevdiği zâta (Muhammed asm) benzemelisiniz. O’na benzemek ise, O’na ittiba etmek (tâbi olmak)tır. Ne vakit O’na ittiba etseniz Allah da sizi sevecek. Zaten siz Allah’ı seversiniz; tâ ki, Allah da sizleri sevsin” (Lem’alar, 21)

Degerli kardeslerim,

sevgililer günü hazirliklarina basladiniz mi? Sevgilinize vereceginiz hediyeyi düsündünüz mü?

Aman ya Rabbi, ne oldu bize böyle? Sevgisine muhtac oldugumuz Rabbimizi biraktik, O'na kul olmaktan ciktik, kimlere kul oluyoruz?

Herkes bir muhasebe yapmalidir su günlerde...Rasulullah (asm) Rabbimizin (cc) habibi, en sevgili kulu. Peki ya Muhammed neden En Sevgili (asm)?

Kardesler, Peygamberler ve onlarin izinde giden salih kullar sevgilerini ALLAH'a, hayatlarini ALLAH'a, ibadetlerini ALLAH'a vakfetmislerdir. Ve bunlarin icinde öyle bir insan var ki, bütün insanligin yükünü omuzlarinda hissetmis ve bütün insanligin sadece ALLAH'a yönelmeleri icin cabalamistir.

Rabbimiz söyle buyuruyor Kur'an-i Keriminde:

Tevbe 128- Size kendinizden öyle bir peygamber geldi ki, sıkıntıya düşmeniz ağırına gider, size son derece düşkün, mü'minlere karşı şefkatli ve merhametlidir.

Sevgi ALLAH'a olacak...nasil mi? Biz Rasulullah'in (asm) ALLAH'a nasil tüm kalbiyle bagli oldugunu bilseydik, sevgililer gününde sevgilimize hediye degil, her ALLAH'in gününde En Sevgili'ye salat ve salam gönderirdik cünkü:

Ahzab 56- "Şüphesiz Allah ve melekleri Peygamberi överler Ey inananlar! siz de O'nu övün, O'na salat ve selam getirin."

ESSALATU VESSELAMU ALEYKE YA RASULULLAH
ESSALATU VESSELAMU ALEYKE YA HABIBALLAH

velhamdulillahirabbilalemin


27. Januar 2012

KAVUŞMA ANI

Degerli kardeslerim,

macera, heyecan, adrenalin, mutluluk, tutku, ask, sevda, baglilik, saygi, sevgi...ne ararsaniz arayin sehadet kadar güzel bir KAVUŞMA ANI hayal edemezsiniz, cünkü Rabbimiz ALLAH (cc) söyle buyuruyor:

Ve sakın Allah yolunda öldürülenlere «ölüler» demeyin; hayır onlar diridirler. Fakat siz bunun şuurunda değilsiniz. (Bakara Suresi, 154. ayet)

"Sehit öldürüldügünde, sizden birinin pirenin isirmasindan duydugu rahatsizlik kadar rahatsizlik duyar" buyuruyor Efendimiz (asm) bir hadis-i seriflerinde.

Bir diger hadiste "Mü'mine ölüm gelince, ALLAH'in rizasi ve ikramiyla müjdelenir. Ona, önünde (ölümden sonra kendisini bekleyen) seyden daha sevgili birsey yoktur. Böylece O, ALLAH'a kavusmayi sever, ALLAH da ona kavusmayi sever. (Buhari)


15. Januar 2012

Sorumlu musunuz yoksa sorunlu mu?

Degerli kardeslerim
ilk insan Hz. Adem'den (as) Hz. Isa'ya (as) kadar gelen tüm Peygamberlerin hayatindan en önemli kissalari Rabbimiz (cc) mubarek Kur'an ile Peygamber Muhammed (asm)'a bildirmis ve tüm özelliklerin kendisinde bulundugunu haber vermistir. "Ben güzel ahlaki tamamlamak icin gönderildim" diyor Peygamber efendimiz (asm)...yani insanlik icerisinde Allah'a teslimiyet noktasinda ölcüldügünde, tüm Peygamberler ve onlara tabi olan Müslüman ümmetler, Allah katinda güzel ahlak sahibidirler. Cünkü uyduklari seriat Allah'in seriati idi. Ve Muhammed (asm) bunlarin hepsini tamamliyordu. Nasil ki Kur'an tüm insanlik tarihinin özeti ise Muhammed (asm) tüm insanligin padisahidir. Son Peygamberin (asm) ümmeti olmak hic de kolay olmasa gerek günümüz insanlari icin. Neden mi?
Imanin sartlarina bir göz atarsak
1. Allah'a ve Rasullerine inanmak
sadece inanmak mi?
2. ayni zamanda Allahin indirdigi Kitaplara inanmak
ki Peygamberler bu kitaplari, yani vahyi teblig icin gönderilmisler.
Kisacasi, günümüzde Allah'a ve Rasulü'ne inanacaksin, Kur'an ve Sünnet'i kabul edeceksin. Ama hayatinda bunlardan eser olmayacak. Sorun tam da burada basliyor:
Siz insanlar icerisinde en hayirli Ümmetsiniz buyuruyor ALLAHIMIZ. Kardesler. Bu Ümmet hangi Ümmet? Biz miyiz?
Rabbilalemin bizleri habibine layik Ümmet eylesin insaAllah.
velhamdulillahirabbilalemin

13. Januar 2012

Daha ne kadar susacaksınız Müslümanlar?

Ey Müslümanlar !!!
Haberiniz yok mu, duymadiniz mi yoksa, görmediniz mi?
Ahlaksiz, vicdansiz, haysiyyetsiz, dinsiz, imansiz Amerikan conilerinin en yeni hareketi sizi ilgilendirmiyor mu yoksa?
Cok güzel hareketler bunlar, yetenek sizsiniz, diziler, eglenceler, türküler, partiler, siyaset...daha neler neler! Cay, cekirdek, elma, armut, portakal, kral sofralari, bir kus sütü eksik degil mi? Hic bozmayin keyfinizi, oturun oturdugunuz yerde, kalkmayin, seyredin sadece...
Evet "cok güzel hareketler bunlar" medeniyetinin, zalim Amerikan devletinin cevirdigi en son bölümü simdi buradan izleyebilirsiniz:

6. Januar 2012

Bizi kurtaracak olan nedir?

Degerli kardeslerim,
dikkatinizi hic cekti mi, günümüzde dünyaya öyle bagliyiz ki, herhalde ölürken de elimizde ya bir tablet PC, ya da bir cep telefonu (bilgisayari) ile son nefesimizi verecegiz. Yanlis anlasilmasin, kesinlikle gerekli olan cihazlardir su günlerde. Ama birseye dikkatinizi cekecegim. Bundan bir kac sene önce, Internet yayginlastigi dönemlerde, vaktinizin büyük bir bölümünü bilgisayar önlerinde gecirmeyin diyorlardi uzmanlar, zamaninizi öldürmeyin, hic olmazsa dengeli kullanin diye öneriyorlardi. Peki neden? Cünkü gercek dünyadan sanal dünyaya gecis kolay, sanal dünyadan gercek dünyaya dönmek zor. Bakiniz cocuklara, sanal dünyaya daldiklarinda cikarabiliyor musunuz? Bir defasinda Ankara'da bir Internet cafe'de cocuklarin Counter Strike oynadiklarina sahit olmustum, o zamanlar yeni yeni basliyordu bu oyunun popülaritesi. Daha ilkokul caglarinda erkek cocuklari öyle dalmislardi ki, kafalarinda kulaklik, bagirarak konusuyorlardi, birbirilerini duymadiklari halde. Tam bir sanal dünya dedim o gün, cünkü o masum cocuklar o dünyada sanki bir balonun icerisinde, ben bir igneyle o balonu patlatsam, cocuklar saskinlik icerisinde nerede olduklarini soracaklar ve belki kendilerine gelecekler. Ama gelin görün ki, o balon büyüdükce büyüdü, ve ne kadar cok insan, kadin, erkek bu balonun icerisinde hapis tahmin bile edemeyiz herhalde. Peki o balon ne zaman patlayacak?  Son nefesimizi verdigimizde...patlamayacak mi? Eyvah, eyvah etmeyecek miyiz? O zaman bu ayeti hatirlatmayacaklar mi ...

"Ve onlar ki, boş ve yararsız şeylerden yüz çevirirler. Boş yere söylenilen sözden ve işlerden sakınırlar." (Mü'minun, 23/3)

Bir Mü'minin özelliklerindendir, bos ve yararsiz seylerden yüz cevirmek, bos yere söz söylememek, bos islerle ugrasmamak.

Dikkatinizi cekerim, bizim 2012'de yasadigimiz dünya siber (cyber) dünyasi oldu haberiniz olsun. Bu dünyada artik alkol, uyusturucu, zina, eglence vs. haram dünyalarin yaninda seytan aleyhillane yeni bir dünya kurdu haberiniz olsun. Bu yalan (sanal) dünyada en önemli darbe ilime vurulmaktadir, zira Kur'an ve Hadis bile "App"'lerle okunur hale geldi. Kalemle yazmak, kitaptan okumak tarihe karisiyor, farkinda misiniz?

Öyleyse kardesler biz bu tuzaklardan nasil kurtulacagiz? Kendinizi sisirilmis bir balonun icinde düsünün. Elinizde bir igne, balonu iceriden patlatin, eger siz iceriden patlatip uyanmaz, uyandirmaz iseniz, Alemlerin Rabbi (cc) sizin ruhunuzu bedeninizden söküp aldiginda o balon patlamakla kalmayacak, korkunc yeni bir dünyaya gözlerinizi acacaksiniz.

Gelin hep birlikte ALLAH'a teslim olalim, icimizdeki ve disimizdaki sahte dünyalari terk edelim, ALLAH'a dönelim. Zaten Ona dönecegiz, istemez misiniz, ALLAH bizi cennetine alsin? O zaman gelin hep beraber bu dünyayi da cennete cevirelim, ALLAH'in istedigi gibi yasayalim. Bu dünyada ALLAH'a teslim olmayan ahirette cenneti isteyemez, isteme hakki yoktur zira. Bu dünyada ALLAH yokmus gibi davrananlar ahirette pisman olacaklar.

Rabbimiz bizlere hem bu dünyada hem de ahirette güzellikler versin. Amin

velhamdulillahirabbilalemin

 

 



Aziz Yoldaşım

Mukaddime 'Oku, Anla ve Yaz!'  - Peki, nasıl okuyayım? Nasıl anlayayım? Nasıl yazayım? 'Yaratan Rabb’inin adıyla Oku, y aratan R...