24. März 2006

Yolculuk



Hazırlanınız; başka, daimî bir memlekete gideceksiniz. Öyle bir memleket ki, bu memleket ona nisbeten bir zindan hükmündedir. Padişahımızın makarr-ı saltanatına [saltanat merkezine] gidip merhametine, ihsanlarına mazhar olacaksınız.

Bediüzzaman (Sözler)

23. März 2006

Ayetlerin Efendisi

ALLAH - O'ndan başka ilah yoktur; Her Zaman Diridir, Bütün Varlıkların Kendi Kendine Yeterli Yegane Kaynağıdır. Ne uyuklama tutar O'nu, ne de uyku. Yeryüzünde ve göklerde ne varsa O'nundur. O'nun izni olmaksızın nezdinde şefaat edebilecek olan kimdir? O, insanların gözlerinin önünde olanı da, onlardan gizli tutulanı da bilir; oysa O dilemedikçe insanlar O'nun ilminden hiçbir şey edinemez, hiçbir şey kavrayamazlar. O'nun sonsuz kudreti ve egemenliği gökleri ve yeri kaplar ve onların korunup desteklenmesi O'na ağır gelmez. Gerçekten yüce ve büyük olan yalnızca O'dur.

Bakara Suresi 255. Ayet

Efendimiz(SAV) buyurdu ki; "Her kim, her farz namazın arkasından Ayet-el Kûrsi'yi okursa, Cennete girmekten onu ancak ölüm men eder.Her kim onu yatacağı zaman okursa, ALLAH'u Teâlâ ona kendi evi, komşusunun evi ve etraftaki evler hakkında güvence verir." (Beyhâki)

Efendimiz(SAV) buyurdu ki; "Bakara Sûresinde bir Ayet vardır ki Kur'ân Ayetlerinin Efendisidir. Şeytan olan herhangi bir evde okunursa (şeytan) o evden çıkar. (O Ayet) Ayet-el Kûrsi'dir." (Beyhâki)

Efendimiz(SAV) buyurdu ki; "Her kim farz namazın arkasında Ayet-el Kûrsi'yi okursa, diğer namaza kadar ALLAH'ın C.C. zimmetinde olur." (Heysemi)

22. März 2006

Büyük mesele



Böyle dehşetli bir asırda, insanın en büyük mes'elesi: Îmânı kurtarmak veya kaybetmek davasıdır.

Bediüzzaman

Bahar geldi



Her bir damla hayat demektir
Her yaprak kavusur bir damla ile hayatina
Yeniden dirilir biiznillah bir damla su ile
Günesin bir tebessümü ile canlanir bitkiler
Agaclar, dallar hayat bulur, sifa bulur
Kurtulustur bir damla su, berekettir Rahman ve Rahim olandan...
Doga sevince bogulur bir damla su ile.
Ne mutlu onlara bir dirilis daha yasiyorlar.
Ya Rabbi bizim de yeniden dirilisimizi hayreyle.
Ya Rabbi bizim de yeniden dirilisimizi güzel eyle.
Ya Rabbi bizim de yeniden dirilisimizi senin muhabbetin ile senlendir.

AMIN

...velhamdulillahiRabbilalemin

19. März 2006

Kitap tavsiyelerim - 3




HAYAT MEYDAN OKUYOR

Rabbimizin bize verdigi hayat icerisinde ögrenecegimiz öyle cok sey varki...ilim yolunda ilerleyenler icin vazgecilmez, sürprizlerle dolu bir kitap.

Her yeni gün, yeni bir âlem serer gözümüzün önüne.
Hergün dünya yeniden kurulur; her mevsim ayrı âlemlere kapılar açılır; her yıl yeryüzü yeniden dirilir.
Filmi çekilmiş bir sahnenin dekoru nasıl değiştirilirse, dünyamız da her an öylece yenilenir ve tazelenir.
Her tazelenişte, İlâhî bir sanatın güzelliği parlamaya devam eder.
Bu kitap, yerin ve göklerin çeşit rengârenk güzellikleri üzerindeki muhteşem parıltılardan bir demet sunuyor size.

Tesekkürler

Kitap tavsiyelerim - 2


AŞK DÜŞÜNCE YOLLARA

Hayat bir yolculuktan ibaretttir. Kimileri kücük bir kasabada hayatini sürdürür ve Rabbine kavusmayi bekler, kimileri ise dünya üzerinde bir cok ülke gezer, ve türlü türlü maceralara sürüklenir. Sabir ve Dua dolu bir maceraya hazir misiniz???

"Hayat dediğin, deli oğlan, zahirde ve batında birbiri ardınca açılıp duran kapılardan ibarettir. Hepsinin de sahibi ve açanı Hak Te'ala'dır, celle celaluhu. Zahiri kapıların anahtarlarını kendi arar bulursun ömrün boyunca. Gücünün yettiğini, azmini ve gayretini seferber ve dahi katık edip kendin açarsın. Kimi küçük bir odaya çıkarır seni, kimi uzun bir sofaya, kimi alabildiğine geniş, ferah bir avluya. Hayat köşkünün mekanlarıdır bunlar. Kimine fazla büyük gelir, kimine iyice dar. Kimi kapı da vardır ki, deli oğlan, onu açınca karşısına bir köprü çıkar. Bu köprü hayat yolunun üzerindeki sayısız ve de çoğu dipsiz uçurumu, bi iznillah, aşmaya yarar. Kimi bu kapıyı açınca pek bir korkar. Hem de öyle korkar ki, onu açtığı gibi hemen kapatır. Kimi de nimet, ikram bilir bulduğu köprüyü, Yaradan'a, celle celaluhu, sığınıp üzerinden geçer."

Tesekkürler

Kitap tavsiyelerim - 1



AYETLERİN IŞIĞINDA

Güncel konular üzerinde duruluyor ve insanlarin ihtiyaci olan bir yol haritasi sunuluyor. Rabbimizin Ayetleri Isiginda yazilmis cok degerli bir calisma.

Ayetler cennete ulaşan yolun işaret taşlarıdır. Vahiy bu uçsuz bucaksız hayat denizinde seyreden insanın kılavuz kaptanıdır. Yol işaretlerini doğru okumak, kılavuz kaptanın rehberliğinden yararlanmak için vahiy diline aşina olmak şart.

Tesekkürler

Ümit Öyküleri (Meleğin ismi)

BİR ZAMANLAR, doğmak üzere olan bir çocuk, dünyaya gideceği gün Allah’a sormuş:
“Allahım! Bu kadar küçük ve korunmasız olduğum halde dünyada nasıl yaşayacağım?”
Allah:
“Meleklerim arasından birini senin için seçtim” demiş. “O seni bekliyor olacak ve seni hep koruyacak.”
“Ama lütfen söyle bana” demiş çocuk. “Burada, cennette hiçbir şey yapmadan güzel ezgiler söylüyor ve gülümsüyorum. Ben böyle çok mutluyum.”
“Senin meleğin de sana güzel ezgiler söyleyecek ve sana her gün gülecek” diye cevap vermiş Allah. “Sen de o meleğin sevgisini hissedeceksin ve mutlu olacaksın.”
Çocuk: “Peki, insanlar benimle konuştuklarında ben onları nasıl anlayacağım. Ben onların dilini bilmiyorum ki?” demiş.
Allah:
“Meleğin sana dünyadaki sözlerin en güzelini ve en tatlısını söyleyecek ve sana konuşmayı öğretecek” demiş.
“Peki, Seninle konuşmak istediğim zaman ne yapmam gerekecek?”
“Meleğin ellerini göğe kaldırıp, Bana dua etmeyi de sana öğretecek.”
“Ama duydum ki, dünyada kötü insanlar varmış. Beni kim koruyacak?”
“Merak etme. Meleğin seni ne pahasına olursa olsun koruyacak.”
“Ama ben Seni göremeyeceğim için çok mutsuz olacağım.”
“Meleğin sürekli sana Benden bahsedecek ve sana, Bana nasıl tekrar ulaşabileceğini anlatacak. Hem, sen Beni göremesen de Ben hep senin yanında olacağım.”
Tam o sırada cennetteki huzur ortamına dünyanın homurtuları karışmaya başlamış. Dünyaya gitmek üzere olduğunu anlayan çocuk, aceleyle son sorusunu sormuş:
“Peki Allahım! Şimdi gitmek üzereyim. Lütfen bana o meleğin ismini söyler misin?”
“Meleğin asıl ismi çok önemli değil” demiş Allah. “Çünkü sen ona ‘Anne’ diyeceksin.”

Selim Gündüzalp

10. März 2006

ALLAH Rasulü Muhammed (s.a.v.)


GÜL MUHAMMED

Çölde açan bir güldü o. Rengi solmaz, kokusu tükenmez bir gül. Sevginin bedelini ödeyen Yakub gibi, uzaktaki Yusuf'u koklayan bir yürekle gözlerini takas edenler alabilirdi o gülün kokusunu.

SEVGILILER SEVGILISI
Aşkı ve acıyı ondan öğrendik. Yaşamanın ve ölmenin, ölmeden önce ölüp öldükten sonra yaşamanın sırrını o öğretti bize. Göklerin sofrasını o açtı önümüze. Onun sayesinde tenezzül buyurdu ALLAH yüreklerimize.

Evet, aşkı ondan öğrendik: Sevdi ama sevdaya "kara" çalmadı. Sevdanın yüzünü karartmadan sevmeyi beceremeyenlere, "ak sevda"yı öğretti. Aşka istikamet açısı verdi. Sadece o açıyı takip edenler aşkın sırrına erdi.

Başkalarının öğrettiği aşk sahibini tutuklayan bir tutkuya dönüşüyordu. Onun aşk öğretisi ise sahibini özgür kıldı. O aşk çizgisini izleyenler sevdikçe özgürleştiler, özgürleştikçe sevdiler ve sonunda hayatı bir demet muhabbete dönüştürdüler; muhabbete, yani insanın harcadıkça çoğalan tek sermayesine...

İman etmedikçe cennete giremezsiniz" diyordu; fakat daha müthiş, insanı iliklerine kadar sarsan bir şey daha söylüyordu: "birbirinizi sevmedikçe de gerçekten iman etmiş sayılmazsınız!" Bu, imanı yetiştiren toprağın sevgi olduğunu ifade etmekti. Muhabbetin yürekte istikrar bulmuş hali olan iman, ancak sevgi toprağında boy verebilirdi.

Dahası "Mü'min, seven ve sevilen dost olan ve dostluk kurulandır, sevmeyen ve sevilmeyende, dost olmayan ve dostluk kurulmayanda hayır yoktur!" diyordu. Sadece demekle kalmıyor, bu sözün nasıl hayata dönüştürüleceğinin en güzel örneklerini de veriyordu.

Onun sevgisi, canlıları aşıp cansızları dahi kuşatıyordu. Uhud için diyordu ki; "Uhud, o bir dağ; ama o bizi sever, biz de onu severiz!"
Dağla sevişen, dağı seven ve dağ tarafından sevildiğini farkeden bir yürek nasıl bir yürektir? Bu insanı yürekten sarsan muhabbet dersinin, bizim özlemeyen, sızlamayan, yanmayan, inlemeyen, sevmeyen, duyarsız, taşlaşmış ve hatta taştan daha da katılaşmış yüreklerimizde yaptığı yankı nedir?

MUHABBETI MUHAMMED
Modern birey anlayabilir mi bu tavrı? İçinde yürek yerine taş taşıyan modern insanda nasıl bir karşılık bulur bu davranış? Şairin "Şarkı görmez, garbı bilmez, görgüden yok vayesi/Bir utanmaz yüz yaşarmaz göz bütün sermayesi" dediği bedeviden bozma, köylülüğe müptela, varlıkla sınanınca lümpen kaprislerine, yoklukla sınanınca aşağılık komplekslerine kapılanlar, nasıl anlar ve anlatır, nasıl yaşar ve yaşatırlar bu muhabbeti Muhammed'i?

Acıyı da "Ben hüzünlerin peygamberiyim!" itirafında bulunan o Ufuk İnsan'dan öğrendik: Saçları sevdiklerinin ölümüyle değil, Allah'la ilişkisini örselememek uğruna gösterdiği çabayla ağaran Yüce Önder, Kutlu Rehber'den. Çağların günahını yıkamak için gece yarıları saldığı gözyaşları, yattığı şilteyi ıslatıp Aişe'yi uyandıracak kadar sel olup çağlayan Ayaklı Kur'an'dan.

Bu soylu acı değil miydi, Hıra'da kendi ruhunu yeniden doğuracak bir sancıya ebelik eden? Buna insanın oluş sancısı da diyebilirsiniz. Baksanıza o okyanus misali kutlu sancıdan payına bir damlacık düşenler, yaşadıkları çağın, 'nükleer güç merkezlerinin' dahi yanında yaya kaldığı etkinlikte birer 'gül ve güç merkezi' oluyorlar!


Kaynak: Mustafa Islamoglu

Aziz Yoldaşım

Mukaddime 'Oku, Anla ve Yaz!'  - Peki, nasıl okuyayım? Nasıl anlayayım? Nasıl yazayım? 'Yaratan Rabb’inin adıyla Oku, y aratan R...