28. Juni 2013

avrupa'da neler oluyor?

"Türkler geliyor, kendinizi kurtarın"
30.07.1973

27 Mart 1994 yerel seçimlerinde Erdoğan % 25,19 ile sadece Istanbul'da 973.704 oy alarak İstanbul'un Büyükşehir Belediye Başkanı olarak seçildi

3 Kasım 2002 seçimlerinde Genel Başkanı oldugu AK Parti % 34,29 ile 10.808.229 oy alarak iktidara getirildi.

22 Temmuz 2007 tarihinde yapılan 23. Dönem Milletvekili Seçimlerinde % 46,6 ile 16.327.291 oy alarak 341 milletvekili çıkaran Ak Parti, Recep Tayyip Erdoğan'ı başbakanlık koltuğuna ikinci kez taşıdı.

12 Haziran 2011 tarihinde 24. Dönem Milletvekili Seçimlerinde oy yüzdesini % 49,83'e çıkarmış ve Türkiye genelinde 21.399.082 oy alarak toplamda 327 milletvekili ile üçüncü kez hükümet kurma yetkisini kazanmıştır.

10 Ağustos 2014 tarihinde aldığı 21.000.143 oyla geçerli oyların % 51,79'unu elde eden Recep Tayyip Erdoğan Türkiye Cumhuriyeti'nin 12. Cumhurbaşkanı seçildi.

Bugünlerde özellikle avrupa'da Türkiye'ye karsi karalama kampanyalari baslatilmistir. Müslüman Türk Milleti'nin 20 senedir sandiklarda Tayyip Erdogan'a verdikleri destek görmezden gelinmistir. Hatta daha da ileri gidilmis, Gezi olaylari arap baharina benzetilmis ve Tayyip Erdogan bircok medya kuruluslari tarafindan da diktatör ilan edilmistir.  

Bunun baslica sebebini özetlersek: 
Türkiye'nin yutulacak bir kolay lokma olmadigi anlasilmis, israil'e tavir koymasi ve ortadogu'da lider ülke konumuna gelmesiyle, avrupa birligine hem ekonomik, hem sosyal, hem de siyasi meydan okumasi gözle görülür bir gercek haline gelmistir. Ekonomik gücü finans krizi döneminde zarar görmemis, avrupalilar bu basariyi gipta ile izlemislerdir. Burada Türkiye'nin, finans krizinden büyük yaralar almis avrupa birliginde olmamasi Türk ekonomisini de bir nevi korumus oldu. Finans krizine kendini kaptirmayan, hükümetin de yatirim tesvikleriyle bütün dünyaya acilan Türk girisimciler, bu cesur davranislarinin karsiligini da bulmuslardir. Bunda elbette TC hükümetinin destegini arkalarinda hissetmeleri en önemli etkendir. Bunu bugün Koc, Sabanci gibi muhalif sermaye gruplari bile kabul etmektedir. 

Herkes sunu cok iyi biliyor. Türkler büyürse, yerinde durmaz, her yerde güc haline gelir, ekonomik ve siyasi nüfuzu ile kurulu düzenleri alt üst eder. Nitekim öyle de oluyor ve en büyük darbeyi avrupa birligi yemektedir. Ekonomik, siyasi ve sosyal krizlerle calkalanan avrupa, kapisina dayandigi Türkiye'yi de, verdigi söze binaen, daha fazla bekletemeyecegini anladigi icin "büyük" bir oyun tezgahlayip, CHP'nin de destegiyle yurt icinde bir ayaklanma tezgahlamistir. Almanya'da hristiyan demokratlar ve yesiller (iktidar ve muhalefet) bir olmus gezi olaylarini anti-Tayyip propagandasi haline getirmis durumda. Alman kamuoyu su anda Tayyip'e karsi büyük antipati beslemektedir. Bu sene yapilacak Parlamento secimleri öncesinde hristiyan demokratlar Türkiye'nin avrupa birligine giremeyecegini hükümet programlarinda yayinlamislardir.

Hedef bellidir: Türkiye'yi avrupadan uzak tutmak.




21. Juni 2013

""İslam düşmanlarına açık mektup""

O kimseler ki, insanlar kendilerine 
"Düşmanlarınız size saldırmak için (mesela Gezi-Park'da oldugu gibi) toplandılar, (kafirler, müsrikler, münafiklar, militan sagcilar ve solcular, demokratlar, komünistler, kemalistler, ulusalcilardan olusan) ordular oluşturdular, asker topladılar, yığınak yaptılar, harekete geçtiler ... onlardan korkmalısınız" dediklerinde, bu sözden imanları daha güçlenerek "Allah bize yeter, O ne güzel bir vekildir" dediler. (Al-i Imran 173)

Öyleyse biz Müslümanlar da diyoruz ki size cevap olarak Kur'an-i Kerim yeter.
Biz susuyoruz, ALLAH konusuyor:

Ey müminler, kendinizden başkasını sırdaş ve dost edinmeyiniz. Olanca güçleri ile size zarar dokundurmaya, dirliğinizi bozmaya çalışırlar (amerika ve avrupa'nin yaptigi gibi), karşılaştığınız her sıkıntı onları sevindirir. Gerçi kinleri ağızlarından taşmıştır ama kalplerinde saklı tuttukları kin daha büyüktür. Eğer düşünecek olursanız size ayetlerimizi açık açık anlattık. (Al-i Imran 118)

İşte siz öyle kimselersiniz ki, onları seversiniz, oysa onlar sizi sevmezler; bir de kitabın tümüne inanırsınız. Onlar sizinle karşılaştıklarında 'inandık' derler fakat kendi başlarına kaldıkları zaman size duydukları öfke yüzünden parmak uçlarını ısırırlar. De ki; `Öfkenizden ölün (çatlayın). Hiç şüphesiz Allah kalplerin içini dışını bilir.'
(Al-i Imran 119)

Eğer size bir iyilik dokunacak olsa bu onları üzer. Eğer başınıza bir kötülük gelse bu yüzden sevinirler. Eğer sabreder ve Allah'tan korkarsanız, onların hilesi size hiçbir zarar veremez. Hiç şüphesiz Allah'ın bilgisi onların yaptıklarını kuşatmıştır. (Al-i Imran 120)
 
ALLAH yukarida sözü edilen kinci, öfkeli bu Islam düsmanlarina acik ve net diyor ki: 
 
Kininizden (kahrolup) ölün!
Kininizle geberin!
Kin ve öfkenizle ölün!
Öfkenizden çatlayın!
Öfkenizden canınız çıksın!
Öfkenizden ölün (çatlayın)!
Öfkenizle kahrolun!
Gayzınız ile ölünüz!
Geberin kininizle!
Öfkenizle geberin!

Biz Müslümanlar sizleri uyariyoruz ve diyoruz ki:


Vakit dolmadan bulundugunuz karanliklardan Islam'in aydinligina gelin ve kurtulun. 

Evet biz sabrediyoruz ve ALLAH'tan korkuyoruz, ve biliyoruz ki sizlerin hileleri bize hicbir zarar VEREMEZ !

Allah'a savaş açanlar kaybetmeye mahkumdur.

Ey Müslümanlar Allah'ın yardımıyla zafer yakındır. Müminlere müjdeleyin.
Türk Milleti ISLAM'la sereflendikten sonra Ümmet-i Muhammed'e öncülük yapti.
Ya Rabbi, Islam topraklarindan mikroplari sil süpür...Müslümanlar'a kendi aralarinda muhabbet ve firaset ver...Islam sancagi altinda, bir ve beraber, dünya mazlumlarinin bekledigi adaleti ve hikmeti yerlestir. AMIN

velhamdulillahirabbilalemin 


13. Juni 2013

Change your mind

It is the year 2013. We challenge big problems still waiting for solutions. We ask many questions waiting for answers. More than ever the world becomes smaller what means that the need to understand incidents increases unstoppable. Solutions made by ruling states fail in almost every part of politics, economics, social and natural environments. The radical rejection of the message of The Creator by this ruling states leads humanity deeper and deeper into a crisis. What's the reason?
"Corruption has become rife, spread wide on land and sea in consequence of what people’s hands have wrought/did and so He will let them taste the consequences of some of their doings, so that they might mend/find their ways." (Surah Ar-Rum 41)
The situation is clear...corruption, oppression, cruelty, tyranny made by the hands of people.
Whatever good happens to you is from God; and whatever evil befalls you is from yourself.” (Surah An-Nisa 79) 
So whom can you accuse of destruction, war, occupation ? Who has the responsibility? Look at the world and think again. Think again and be honest. Look forward in order to make an effort for a fair world and don't forget ALLAH the Almighty, the Creator, the Ruler...

7. Juni 2013

atatürk'ün gölgesinde devlet yönetmek

Türkiye Cumhuriyeti devleti gücünü Türkiye Büyük Millet Meclisinden, yani parlamentodan alan bir sistemle yönetiliyor. Bu sistemin kurucusu bu konuda söyle söylüyor:
"Türkiye Cumhuriyeti demokrasi esasina dayali bir devlettir."
Demokrasi. insanlarin kendi kendisini yönetme sistemidir ve bu sistemi benimseyen atatürk bu konuda söyle söylemistir:
"Milletimizin bugünkü yönetimi gercek özelligi ile bir halk yönetimidir"
Kisacasi atatürk hem kendisinin hem de Türk milletinin demokrat oldugunu söylüyor, ve yönetim bicimi olarak "sadece" demokrasiyi savunuyor:
"Biz Türkler ruhen demokrat dogmus bir milletiz"

Halbuki Türk tarihini bilen herkes 1299 yilindan 1923 yilina kadar, yani 624 sene, Türkler Islam'la, yani ALLAH'in kanunlariyla yönetilmistir. Buna karsilik olarak atatürk, ALLAH'a dayanan hukukun yerine halkin iradesine dayali hukuku getirecegini su sözlerle belirtmistir:
"Tanrisal hukuka dayali mutlakiyet yönetimi yerine halk iradesine dayali Cumhuriyet"
Bunun yanina kemalistler, Müslümanlarin bu sisteme müdahalesini ve Islam'a tekrar geri dönüsümü ta basindan engellemek icin laiklik denen sistemi demokrasinin yanina yerlestirdiler. Simdi bu tarihi gercekleri belirttikten sonra, elimizde olanlara bakalim:

TC demokratik laik sosyal bir hukuk devletidir. Halkin cogunlugu Müslümanlardan olusmaktadir. Sistem icerisinde Islami bir parti olamayacagindan, Islam'a ve Müslümanlara hizmet eden partiler kurulmustur. Müslümanlarin oylarini alan partiler Islam'a nasil hizmet edeceklerini önceden belirlemis ve günümüze kadar bircok hizmette bulunmuslardir. Burada bir püf noktasi vardir. Hizmetlerin cogu insanidir, insani olanlar da nefsanidir. Rahat bir Islami hayat yasatmak icin yapilan hizmetlerin cogunu bugün görebiliyoruz: Imam Hatip okullari, camiiler, kültür merkezleri vs.

Ne zaman ki insanlar "Tamam artik Islam seriatine gecelim" dediler (aslinda bunu bile demediler, diyemediler)...darbeler, gözaltilar, iskenceler birbiri ardina Müslümanlari sindirmistir, ürkütmüstür.
Müslümanlar bu meseleyi atatürk'ün gölgesi altinda devlet yönetmeye kadar götürmüslerdir, ama ne yazikki insani hizmetin ötesine ulasamamislardir. Halbuki birinci mesele bu degildir. Peki nedir birinci mesele?
Rasulullah (asm) "Onlari davet edecegin ilk sey, ALLAH'tan baska ilah olmadigina sehadet etmek olsun. (Buhari, Müslim, Ebu Davud, Tirmizi).

Bundan dolayi Cumhuriyet tarihine baktigimizda, atatürk, inönü, menderes, demirel, özal, erbakan, erdogan gibi liderler ön plana cikmis, partileri sistem partileri olarak devleti yönetmis, ama atatürk'ün gölgesinden cikamamislardir. Yukarida atatürk'ün sözlerini tekrar hatirlatmak istiyoruz. Bu sözler bugün hala gecerliligini korumaktadir ve Islam'la uzaktan yakindan ilgisi yoktur.
Bu zulüme sistemin icerisinden müdahale etme sansiniz var mi? Var...anasayasa degisecek, laiklik anayasadan cikarilacak ve putlar yikilacak. Müslümanlar atatürk'ün degil, Kuran'in gölgesi altinda yasayacak ve devleti yönetecek. O zaman gelirse bitti mi? HAYIR...daha ilk adim olacak bu. Ondan sonrasi ALLAH kerim.



31. Mai 2013

Tarih tekerrürden ibarettir

Ibrahim (asm)'in döneminde iktidar sahibi Nemrut idi, ve Ibrahim (asm) bu iktidari yikmak icin gönderildi. Musa (asm)'in döneminde iktidar sahibi Firavun idi, ve Musa (asm) da bu iktidara meydan okuyarak israilogullarini zalimlerin elinden kurtardi. Son peygamber Muhammed (asm)'in döneminde, dönemin iki süper gücü olan Roma ve Bizans (Dogu Roma) bir tarafta, Persler diger tarafta. Görüyoruz ki Muhammed (asm) da Pers ve Roma'yi isaret ediyor, fetihleri bu ülkelere dogru yönlendiriyor idi. Rasulullah (asm)'in bu iktidarlarin nüfuz alanini büyük ölcüde daralttigini görüyoruz. Herakliyos ve Kisra'ya gönerdigi mektuplardan anlasildigi gibi, dönemin süper güclerine Islam'in degismez hakikatlerini kendilerine bildirdikten sonra, özellikle kendinden sonra Hz. Ebu Bekir ve Hz. Ömer'in halifeligi döneminde, Halid b. Velid (ra) komutasinda bu ülkeler hedef secilmistir. Elbette bu hedef, tüm insanligi karanlilardan aydinliga cikarmak, egemenligi insanlarin elinden alip, gücün ve iktidarin yegane sahibi olan ALLAH'a döndürülmesi icin secilmistir.

Türkler Islam sancagini 6 Mart 1924'e kadar tutmus, sonunda 1. dünya savasindaki maglubiyetin etkisiyle hilafet kaldirilmis, Islam ümmeti 1. dünya savasinin galip gücleri tarafindan paramparca edilmisti.

1. ve 2. dünya savaslarindan sonra demokrasi (amerika, avrupa) ve sosyalizm (rusya, cin) bloklarinin batida ve doguda kurduklari "imparatorluklari" günümüze kadar yeryüzüne, hatta ulasabildikleri gökyüzüne egemen olma gayretindeler. amerika ve rusya soguk savastan sonra dialog yoluna girse bile, cikarlarinin geregi gizli, örtülü savaslarina devam etmektedirler.

Nasil ki Roma ve Pers imparatorluklari yüzyillardir birbirileriyle savasmislar, sonunda Rasulullah (asm) ISLAM ile gelmis ve bu iki gücün planlarina comak sokmus. Hatta ne Roma ne de Pers tek basina iktidar sahibi olamamis. Oyunlar bozulmus, fetihlerin de etkisiyle iktidar, Arap yarimadasina, Kuzey Afrika'ya ve Asya'nin büyük bir kismina ALLAH'in hükmünü yerlestirmistir. Osmanli döneminde de dünyanin süper gücü haline gelmistir Müslümanlar.

Simdi tekrar bir dönüm noktasina gelinmistir.

Arap bahari dedikleri isyanlar aslinda Islam düsmani zalimlerin bekledigi bir olaydir. Özellikle 90'li yillarin basinda Müslümanlarin sosyal ve siyasi durumlarinin analizinde, Müslümanlar'in bir "patlama" yapacagi öngörülmekteydi. Bunun da sebebini zalimler cok iyi bilmekteler. Krallarin, diktatörlerin zulmü altinda Müslümanlar hep sahlanisa kalkmistir. Tarihe baktigimizda bunun sayisiz örneklerini zalimler de cok iyi arastiriyor ve yeni projelerinde göz önünde bulunduruyorlar.

Burada da ellerinde bir koz bulunmaktadir: sosyalizm cökmüs, siyasi sistem olarak demokrasi ön plana cikmistir. Sovyetler birliginin yikilmasinda demokratlarin payi ne kadar büyükse, diktatörlüklerin yikilmasinda da demokratlarin o kadar payi vardir.

Askeri hakimiyetleri asikar olan, siyasi olarak demokrasinin hizla yayildigini görüyoruz, özellikle de Müslüman ülkelerde. Bunun yaninda önce askeri, sonra da siyasi olarak elde edilen kazanimlarini stratejik olarak da sürdürmekteler.

Zalim amerika kendine tehdit olarak gördügü sosyalizmi siyasi manevralarla, özellikle de insanlar üzerinde müthis bir propaganda etkisi yaparak, medyasiyla, ekonomisiyle, yasam kültürüyle kendine kazandirmistir.

Kendine kazandiramadigi, ve stratejik olarak hayati öneme sahip bölge Ortadogu bölgesidir. Burada müttefik Türkiye, Suud-i Arabistan ve amerika'nin 1 numarali emniyet sibobu israil, amerikan hegemonyasinin temel direklerindendir. Bu direkleri sallayan Iran, Suriye, Hizbullah ve Hamas, amerika'nin planlarina büyük capta comak sokmaktalar. Rusya'nin da isine gelen bu eksenin tam ortasinda Suriye vardir. Bu ekseni etkisiz hale getirmek isteyen amerika, karsisinda Rusya oldugu icin istedigi gibi at kosturamamakta.

- Libya devrim süreci 8 ay sürmüstür
- Tunus devrimi 2 ay gibi kisa bir sürede tamamlanmistir
- Misir devrimi cok daha kisa sürede Hüsnü Mübarek'in istifasiyla gerceklesmistir.

Peki Suriye'de? 2 senedir bir (ic) savas yasaniyor ve Ruslarin destegiyle bugüne kadar zalim Esed iktidarda...

devam edecek insaA

24. Mai 2013

Türkiyeli Müslümanlara Çağrı

Ey Türkiye'li Müslümanlar!
Anadolu'da birtakım evler hazırlayın ve evlerinizi kıbleye karşı yapın ve namazı kılın ve müminlere müjde verin. (Yunus Suresi 87. ayet)
 
Rabbimiz ALLAH, Müslümanları, Peygamberleriyle, Kuran'la, amerika'ya ve ileri gelen adamlarına (avrupa, israil gibi) bir uyarici olarak gönderdi. (Hud Suresi 97. ayet)

Türkiye'li Müslümanlar: "Biz gerçekten âlemlerin Rabbi olan Allah'ın peygamberinin izinden gidenleriz." demeniz icin.
Rabbimiz "Haydi, gidin amerika'ya, çünkü amerika çok azdı." demektedir.
Rabbimiz, Türkiye'li Müslümanlar'a nida ediyor "Gidin o zalim amerika'ya ve cemaatine (onlara dost halklara). Bunlar amerika'nin emrine uydular. Halbuki amerika'nin emri hak değildir. "amerikan kavmine de dostlarina da sorun, hâlâ sakınmayacaklar mı?" 

Bizler de diyoruz ki "Ey amerika! Pekâlâ bilirsin ki, bu mucizeleri, birer ibret olmak üzere, ancak göklerin ve yerin Rabbi indirdi. Ey amerika! Bizler de seni helak olmuş zannediyoruz." 
 
"Bizler hesap gününe inanmayan her kibirliden, bizim de Rabbimiz, sizin de Rabbiniz olan Allah'a sığınırız" (Mü'min Suresi 27. ayet)

Karun'u, Firavun'u ve Hâmân'ı da (helak ettik). Andolsun ki, Musa onlara apaçık deliller getirmişti de onlar yeryüzünde büyüklük taslamışlardı. Halbuki (azabımızı aşıp ) geçebilecek değillerdi. Biz de onu ve askerlerini yakalayıp denize atıverdik. Bir bak, zalimlerin sonu nice oldu! (Ankebut Suresi 39. ayet, Kasas Suresi 40. ayet)

Ey Türkiye'li Müslümanlar! 
Siz gerçekten Allah'a iman ettinizse, O'na samimiyetle teslim olan müslümanlardan oldunuzsa artık O'na güvenin! Bizler Allah'a güvendik. "Ey Rabbimiz, bizi o zalim amerikan kavminin fitnesine uğratma!" deyin.
"Bizi rahmetinle o zalim kavmin elinden kurtar!" deyin (Yunus Suresi 85. ve 86. ayet) ve deyin ki "Ey Rabbimiz! Sen amerika'ya ve adamlarına şu dünya hayatında göz kamaştırıcı zenginlik ve bol bol servet verdin. Ey Rabbimiz! Senin yolundan saptırsınlar diye mi? Ey Rabbimiz! Onların mallarını sil süpür ve kalblerine sıkıntı düşür. Çünkü onlar o acıklı azabı görmedikçe iman etmeyecekler."
(Yunus Suresi 88. ayet)

...ve Allah buyurdu: "Hepinizin de duası kesinlikle kabul olundu. Siz yine doğru ve dürüst olmaya devam edin. Kendini bilmeyenlerin yoluna sakın uymayın." (Yunus Suresi 89. ayet)    

Kur-an-i Kerim'den Firavun'la ilgili ayetlerden esinlenerek yazilmistir. 

23. Mai 2013

Tevhid kolaydır

Bismillahirrahmanirrahim
Tevhid kolay anlatilir, kolay da anlasilir...
Tevhid'i bilip de genclere anlatmayanlar bunun hesabini ALLAH'a nasil verecekler?
Baskanlik sistemine degil, Tevhid'e ihtiyac vardir. Tevhid, insanlarin gönül rahatligiyla yasamasi icin ihtiyaclarinin tümünün toplandigi yegane merkezdir.
Laiklik, demokrasi, insan haklari, sosyalizm, kapitalizm ve tüm insani sistemler nedir ki Islam seriatinin yaninda? ALLAH degil midir insani yaratan, insana kalemi, ilimi, bilimi ögreten?
Öyleyse Ey insanlar, özellikle de Ey inananlar...önceliginizi belirleyin, ve gelin ilk siraya, zihninizde ve kalbinizde, ilk siraya Tevhid'i yerlestirin...öyle yerlestirin ki, kimse hickimse, onu oradan söküp alamasin, öyle yerlestirin ki nefsinize ve seytana gerektiginde LA diyebilin, DUR diyebilin, STOP diyebilin...
Son sözüm Tevhid düsmanlarina olacak...ayaginizi denk alin, kiminle ugrastiginizin farkinda misiniz?
"Hayır eğer bundan vazgeçmezse onu perçeminden (Alın azgın ve kibirli bir insanın yukarı diktiği en yüksek organıdır) yakalarız.
O yalancı günahkar perçeminden.
O zaman gitsin de taraftarlarını çağırsın.
Biz de zebanileri çağıracağız." (Alak Suresi 15-18)
velhamdulillahirabbilalemin

17. Mai 2013

Dünya dengeleri ve dengesizleri

Bir senelik aradan sonra, önce ömür verene, nefes yetirene, tüm alemlerin Rabbi olan ALLAH'a hamd olsun. Onun ismiyle baslarim, cünkü yazmayi ögreten O'dur, Esma-i Ilahisinin tecellileriyle kainatin her zerresine Hakim olan O'dur. Ümmeti olmak icin calistigimiz, tüm insanlara, ve dahi kainata rahmet olarak gönderilen, ALLAH'in son Rasulü, son Peygamberi, Mekke'li Abdullah'in oglu Muhammed'e salat ve selam olsun. Onun seckin yildizlari olan fedakar sahabelerine ve ailesine selam olsun.
Ve selam bu kafilenin bugüne kadar ve bundan sonra yolcusu olan tüm sorumlu Müslümanlara olsun.

Insan olarak dünyada zirve yapanlar. muvahhid MÜSLÜMANLARDIR:
Dünya dengelerini sarsan, dengesizleri dengeleyen...karanliklardan aydinliga cikaran yegane güc ALLAH'a ve onun sistemine teslim olan Müslümanlarin Hidayet Cagrisi olmustur, ve bu Cagri...Tevhid'e cagridir, yani yerlerin ve göklerin Rabbi olana hakkini teslim etme, cagrisidir. Ve bu hak, hakiki manada teslim edildiginde yeryüzüne ve gökyüzüne huzur, denge, baris, esenlik, hayat hakim olmustur. Ne zaman ki insan yerlere ve göklere egemen oldugunu zannettiyse kaos, savas, katliam, hüzün meydana gelmistir. Bundan dolayi Rabbimiz azze ve celle Peygamberler göndermistir. Onlar bozulan dengeleri yeniden tesis etmek icin, dengesizleri uyarmak icin secilmislerdir...zalimlerin karsisina dikilip onlarin tahtlarini sallamislardir.
ALLAH'in gönderdigi son peygamber ve ona vahyettigi sözler, daha ilk günkü tazeligiyle gözümüzün önünde (Kur'an), gönlümüzde, zihnimizde taptaze sunulmus bir enerji kaynagi olarak duruyor.

Ve yine dengeler bozuk:
Hakim gücler, Müslümanlarin kanlari üzerinde kurduklari dengelerin bozulmamasi icin, isgal, komplo, sinsi oyunlariyla zulümlerini araliksiz sürdürüyorlar. Bunu da insan haklari ve demokrasi gibi kavramlarla süsleyerek tüm dünya insanlarina pazarlamaktalar. Bir taraftan kendi ülkelerinde hakimiyetlerini saglamlastirmak, diger taraftan Islam ülkelerini hem maddi hem de manevi alanlarda hakimiyet alanlarina almak icin bütün güclerini seferber ediyorlar. Ne yaziktir ki, hicbir Islam beldesi bugün bagimsiz kaynaklardan (yani Rabbilalemin'in insanlarin faydasina sundugu hersey) istifade edemekteler. Dünya dengelerini elinde tutan hakim gücler, dengesiz Müslümanlari da yanlarina alarak hakimiyetlerini Islam beldelerinden sömürdükleri kaynaklarla ayakta tutmayi basarmislardir.

Bundan dolayidir ki, ne zaman bir devlet, millet, toplum, cemaat veya bir grup Tevhid ile geldiyse, Tevhid'e cagirdi ise, muvahhid Müslümanlar hapislere doldurulmus, asilmis, kesilmis, vurulmus, evleri baslarina yikilmis, sehirleri ve ovalari talan edilmis, taa ki günümüze kadar.

Ve biz diyoruz ki...
Ne yaparlarsa yapsinlar...dünya dengelerini nasil dizayn ederlerse etsinler...ama unutmasinlar ki:
Hakimiyet kayitsiz sartsiz ALLAHIN HAKKIDIR ve bu hak icin, hakkin hakimiyeti icin mallariyla ve canlariyla mücadele edecek nice yigitler ALLAH'a olan sözlerini yerine getirmek icin beklemektedirler.
محمد رسول الله‎   لا إله إلا الله
Cumaniz mubarek olsun

Aziz Yoldaşım

Mukaddime 'Oku, Anla ve Yaz!'  - Peki, nasıl okuyayım? Nasıl anlayayım? Nasıl yazayım? 'Yaratan Rabb’inin adıyla Oku, y aratan R...