22. September 2022

Kavimler ve Hükümdarlar

Üzücü olaylarla dolu aylar, günler geçirdik, geçiriyoruz. Ihanetin kol gezdiği, terörün zirve yaptığı günlerin ardı arkası kesilmiyor. Nice ocaklara ateş düşüyor Türkiye’de. Asker, polis, sivil demeden saldıran vahşiler, dayandıkları sapık zihniyetlerinin, zalim iktidarların uşakları olmuşlar, şuursuzca, ahlaksızca, gözü dönmüş bir şekilde saldırmaya devam ediyorlar. Insanlık tarihi boyunca sayısız kavimler, hükümdarlar, yeryüzünde fitne ve fesada kalkışmışlar, hükümlerini ve iktidarlarını korumak adına masum insanları her türlü işkence ve katliama tabi tutmuşlar. Tüm alemlerin Rabbi olan ALLAH celle celaluhu, Kuran-i Keriminde, sapıklığa, adaletsizliğe, zulme meydan okurcasına, bütün insanlığı bu konuda uyarıyor. Ad ve Semud kavimleri gibi kavimlerin, Karun, Firavun ve Haman gibi hükümdarların neden helak edildiğini anlatıyor Ankebut Suresinde:

Âd ve Semûd kavimlerini de helâk ettik. Oturdukları yurtlarından, onların başına neler geldiğini anlamışsınızdır. Şeytan, şeytan tıynetli ahlâksız azgınlar, şeytanî güçler onlara yaptıkları işleri süsleyip güzel göstermişti. Onları doğru yoldan, İslâmî hayatı yaşamaktan alıkoymuş, Allah yolunu, Allah yolundaki faaliyetleri engellemişti. Oysa onlar da, hakkı bâtıldan ayırıp görebilecek, anlayabilecek durumdaydılar. (Ankebut Suresi  38. Ayet)

Karun’u, Firavun’u ve Hâmân’ı da helâk ettik. Andolsun Mûsâ onlara apaçık deliller, mucizelerle gelmişti. Onlar ülkede, yeryüzünde büyüklük taslamışlar ve zorbalık ve diktatörlük ederek iktidarda kalmışlardı. Halbuki onlar da azâbımızdan kurtulacak değillerdi. (Ankebut Suresi 39. Ayet)

Onlardan her birini, günahları sebebiyle cezalandırdık. Bir kısmının üzerine görevli, taş savuran rüzgârlar estirdik. Bir kısımın işini şiddetli bir gürleme halinde âni bir darbe bitirdi. Bir kısmını yerin dibine batırdık. Bir kısmını da boğduk. Allah onlara zulmetmiş olmadı. Fakat onlar birbirlerine zulmetmeyi, baskı, zulüm ve işkence ile temel hak ve hürriyetleri, Allah yolunu, Allah yolundaki faaliyetleri engellemeyi, kendilerine yazık etmeyi alışkanlık haline getirmişlerdi. (Ankebut Suresi  40. Ayet)

Bütün bu anlatılanlar tüm insanlığa ibretlik birer ders, özellikle de kavimlere ve hükümdarlara bir uyarı olarak sunuluyor. Yeryüzünü ifsada devam eden zalimler, hainler ve katiller bu uyarıları dikkate almayabilirler, ama Muntakim olan ALLAH celle şanuhu buyuruyor ki:

Sakın Allah’ı, senin davetini engelliyen, sana ve mü’minlere baskı ve işkence yapan, Allah’ın dinine mânî olan zâlimlerin yaptıklarından habersiz sanma. Allah onların cezalarını, korkudan gözlerin belereceği bir güne erteliyor. (Ibrahim Suresi 42. Ayet)

Öyleyse gelin, hep birlikte O’nun ipine sarılalım ki, kurtuluşa erelim. Tek kurtuluş, yerlerin ve göklerin Rabbi, hükmün Sahibi, ALLAH’a teslim olmaktır. Bir Mü’min asla ümitsiz olmaz. Her ne yaşanırsa yaşansın, bu zor günler elbet bitecek, karanlıklardan aydınlığa çıktığımız günler gelecek inşaALLAH. Bunun müjdesini de Mü’min kullarına veriyor Rabbimiz:

Düşmana karşı zaaf göstermeyin, gevşemeyin, mağlup olduk diye mahzun da olmayın. Hâlâ siz yüce, üstün kişilersiniz. Siz samimi mü’minler olduğunuz sürece, sonunda galip geleceksiniz. (Al-i Imran Suresi 139. Ayet)

Aziz Yoldaşım

Mukaddime 'Oku, Anla ve Yaz!'  - Peki, nasıl okuyayım? Nasıl anlayayım? Nasıl yazayım? 'Yaratan Rabb’inin adıyla Oku, y aratan R...